Merhaba, biz geldik💖
Medyada yarimnamka nın ellerinden bizimkiler var.💖 Şahane değil mi? Tabii bölümde bu kadar eğlendiklerini söyleyemem agshdjfkf
Bol bol oy ver yorum isterim, yeni bölüme 750 oy diyelim mi? Oylar tamamlandığı an bölüm sizindir! Bu kez sizin hızınıza göre ilerleyelim.💁🏻♀️
Keyifli okumalar💫
***
Alparslan'ın o sözlerinden sonra sustum. Üstelemeden sadece sustum.
Birlikte sinir bozucu bir sessizliği paylaşmaya başladık. İçeride yalnızca dışarıdaki rüzgârın belli belirsiz duyulan sesi, duvarda asılı olan saatimin tiktakları ve Alparslan'ın derin soluklarının sesi vardı. Boynuma ve saçlarıma düşen nefesi sıcacıktı, ilk birkaç dakika boyunca derin derin soluyup durmuş ve ardından burnunu boynuma yaslayarak durulmuştu. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum ama sonunda yüzünü saçlarımın arasına gömerek uyumuştu.
Ne düşündüğünü bilmiyordum, aklından neler geçiyor bilmiyordum ancak ben düşüncelerle doluydum ve uyuyamıyordum. Dahi olmadığım, aptal olduğum anlamına gelmezdi. Bilakis, bir adamın bileğinin iç tarafına işlenen bir dövmenin -bir sonsuzluk işaretinin- sıradan olmayacağını bilecek kadar akıllıydım. Henüz on günden daha kısa bir süredir hayatımdaydı ama onu az buçuk tanımaya başlamıştım.
Hayat kitaplardaki ya da filmlerdeki gibi değildi. Bir adamın kahveme kaç şeker attığıma dair edindiği boktan bilgiler umurumda değildi. Aynı şekilde ben de Alparslan'ın kahvesini nasıl içtiğiyle ilgilenmiyordum. İlgilendiğim şey gördüklerim değil, göremediklerimdi ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Güldenler bile bir köşeye çekilmiş ve sessizleşmişti. Kafamın içinde kendimle baş başaydım ve doğrusunu söylemek gerekirse bu pek de zevkli bir şey değildi. Gecenin bir yarısı Alparslan'ın kolları arasında çıplak bir şekilde uzanıp o dövmeyi ve sözleri düşünmek kesinlikle delilikti.
J ve R...
Merak ettiğim en büyük şey bu harflerin ne anlama geldiğiydi ve onun tavrına bakılacak olursa bunu uzun bir süre boyunca merak edip duracaktım. Bu beni rahatsız etmemeliydi. Umursamamalı, sadece bir dövme diyerek geçiştirmeliydim ancak bir şeyler beni rahatsız ediyordu. Belki kadınsı bir içgüdüyle o dövmeden hiç de güzel enerjiler almıyordum ve Alparslan gibi bir adamın teninde sonsuza dek kalacak bir izi gönüllü taşıdığını düşündüğüm her seferinde...
"Ah, siktir..."
Duraksadım. Güldenler de neler olduğunu anlamış gibi beni onayladığında yüzümü buruşturdum. Bundan utanç duyuyordum ama sanırım... Alparslan'ı kıskanıyordum. Bu o Gamze kaltağını kıskanmak gibi değildi. O bir meltemse bu dövmenin yarattığı etki bir kasırga gibiydi ve bu... Çok saçmaydı. Saçma ama gerçekti. Hatta öyle gerçekti ki tüm bunları düşünmekten yorulduğumda ve uyuduğumda hava yeni yeni aydınlanıyordu.
Gözlerimi araladığımda Alparslan yanımda yoktu, gitmişti. İlk kez yokluğuna karşın hiçbir şey hissetmedim. Suratım asılmadı ya da elim telefonuma gitmedi. Biraz yalnız kalmak istiyordum ki görünüşe göre onun da buna ihtiyacı vardı.
Yatakta biraz daha tembellik yaptıktan, duş aldıktan ve tenimdeki izler için kremlerimi kullandıktan sonra mutfağa geçtiğimde masanın üstünde streç filme sıkıca sarılmış iki dilim tost ekmeği görmek beni bir an için duraksattı. Ekmeklerin konulduğu servis tabağının hemen yanında bir kupa ve kupanın içinde de sallama çay vardı. Su ısıtıcısı da tam karşımdaydı ve ortalıkta dünkü poşetlerden eser yoktu. Usulca dolapları kontrol ettiğimde hepsinin bir köşeye yerleştirildiğini fark ettim. Aklımı oynatmama sadece birazcık kalmıştı. Delirmek üzereydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
Ficción GeneralBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...