Yusuf'tan...
Ne zamandır burdayım bilmiyorum, ama bayağı bir süre geçmiş olmalı. Güneş gözümün önünde doğdu, denizin üstüne doğru yükseldi. Şimdi ise batıyor. Uyku ne acayip bir şey, bazen birden bastırırken bazen kendisinden tık yoktu. Uçurumun kenarına gelmiştim gene, buranın havası güzeldi.
Yere oturup ayaklarımı uzattım. Denizin dalgasını izledim... Arkamda bir el hissedene kadar izledim.
"Abi?" diyerek yanıma oturan kıza baktım. Yağmur? Rüya mı görüyorum lan yine?
"Dalgınsın gene, bir şey mi oldu?" diye sorduğunda yüzüne baktım. Canlı gibi de duruyordu, garip.
"Yağmur gerçek misin sen?" diye sordum.
"Hayır, sen de gerçek değilsin şu an. O değil de, sen neyi izliyorsun saatlerdir?" dedi.
"Bilmem. Bakıyorum öyle." dedim şaşkınca sorusuna cevap verip.
"Bahar'ı mı düşünüyorsun?" diye sordu gülerek.
Eğer rüyadaysak Yağmur'un Bahar'ı bilmesine şaşırmam saçma olur değil mi?"Hayır, bir şey düşünmüyorum." dedim.
"Düşünsen iyi olur. O seni aklından çıkaramıyor olmalı şu an." dedi.
"Yağmur, ben anlamıyorum." dedim kaşlarımı çatarak. Gülümsedi.
"Peşimden gelme tamam mı? Daha bitmedi senin hikayen." dedi. Yok, yine anlamadım.
"Ne saçmalıyorsun abicim ben gerçekten anlamıyorum." dedim ayağa kalkıp geri çekilerek.
"Uyan diyorum baş belası, uyaaan!" dedi.
"Rüyamda da mı rahat yok amına koyayım?" diye sordum.
"Bu rüya değil." dedi. Bomboş gözlerle baktım ona.
"Kulak ver, seni çağırıyorlar. Hadi ben kaçtım, rüyalarında görüşürüz." dedi ve kalktı. Ne yaptığını anlayamazken, bana iki eliyle öpücük gönderip kendisini aşağı bıraktı. Kalbim ağzıma geldi o an.
"YAĞMUR!"
Aşağı baktığımda yok olmuştu. Bunun rüya veya her neyse ondan olduğunu bildiğim için çok üstelemedim. Ama bu sahneyi gördüğüme göre, travmasını yaşıyordum hâlâ.
Ne demişti, seslere kulak ver. Durup dinlemeye çalıştım. Evet, vardı birkaç ses. Odaklanabilmek için kapattım gözlerimi. Kimdi bu beni çağıran?
"Birazdan uyanır, çok yormayalım."
Kim için konuşuyorlardı acaba... Gözlerimi tekrar açtığımda karşımda üniversite vardı. Fakülte girişinde de Bahar, bana bakıyordu.
"Yine düzgün uyumadın dimi? Ayakta uyuyorsun çünkü." diyerek gülmüştü.
"Uykum yok." dedim şaşırarak. Elini uzatıp benimkini tuttu.
"Seni nasıl uyandırabilirim biliyorum, gel." diyip çekiştirdi elimi. Peşinden gittim mecburen.
Bahçenin ucuna kadar yürümüştük. En sonunda yere oturup beni de yanına çekiştirdi.
"Kahveee!" dedi neşeyle ve yan taraftan iki kahve bardağı çıkardı.
"Bahar ben uyanığım." dedim.
"İç şunu." diyip elime verdi bardağı. Hayır demedim ben de, alıp içtim bir yudum. Daha sonra bana bi garip baktığını farkettim.
"Ne oldu ya?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
FanfictionRomeo ve Juliet hikayesi, Yusuf ve Bahar için artık sadece bir tiyatro oyunu değildi, her şeyiyle gerçek olmuştu. ✿ ✿ ✿ "Bak bana... Sen deli misin? Ben senden başkasına yar diyebilir miyim sence?" ··· "Beni ne zaman bu kadar etkin altına aldın sen...