50. вölüм / Sen Bana Nefes

178 9 15
                                    

Yazardan...

Soğuk ve karlı geçen üç ayın ardından, bahar yüzünü göstermişti İstanbul'da.

Kendisini göstermeye başlayan sadece sıcaklar değildi...

Omzuna kafasını yatırdığı Beyza'nın karnını okşuyor, doğmamış yeğeniyle konuşuyordu Bahar.

"Doğman gereken konular var halacım. Buralar çok gergin."

Beyza güldü bu dediğine. Bahar başını kaldırıp karşısında oturdu bağdaş kurarak.

"Ben ne yapıcam bunlarla Beyzoş ya.." diye sordu akıl vermesini isteyerek.

"Yusuf'u bilmiyorum da, Berkcan aşırı inatçı. Asla ikna edemiyorum." dedi Beyza. Bahar güldü istemsizce.

"İnatın kelime anlamı Yusuf'la Berkcan zaten. Bize oluyor olan." dedi.

Geçen ay kavga etmişlerdi. Berkcan Yusuf'un hastalığını öğrendiğinde, niye kendisine söylemedi diye hesap sorduğu gün...

Flashback

"Her şeyi senin yaptığını biliyorum. Saklamana gerek yok, kızmıycam." dedi Cihan bey. Yusuf güldü.

"Sakladığım falan yok zaten. Rahat ol." dedi.

"Güzel. O halde bana bunu neden yaptığını açıklayabilirsin." dedi adam bacak bacak üstüne atarak.

"Neden..? Çünkü sevgili babacım, senin o parayı, malı, mülkü haketmediğini düşünüyorum." dedi Yusuf yaslanmayı bırakıp dizlerine doğru eğilerek.

"Sana mı kaldı bunun hakkını hukukunu hesaplamak?" dedi adam net bir şekilde.

"Aslında benim tek istediğim senin süründüğünü görmekti." dedi Yusuf açıkça. Babası sinirlenmeye başlıyordu.

"Allah mısın ulan sen?" diye yüksek sesle bağırdı Cihan Aktaş. Sorusu güldürdü Yusuf'u.

"Tövbe de çarpılırsın bak. Ben Allah değilim. Ben senin cehennemindeki zebaniyim sadece." dedi.

"Lan sen benimle oynayacağına, seni bu hale getiren adamla uğraşsana! Madem öyle bir gücün var..." dedi adam kızarak.

Yusuf anlamadı.

"Kim anlamadım?" dedi.

"İlhan'dan bahsediyorum. Bu hastalık mıdır nedir, onun silahından çıkan kurşunla ortaya çıkmadı mı?"

Dudaklarını ıslattı Yusuf. Şimdi sakin kalmak istiyordu çünkü gerçekten sinirlenmişti. Birkaç saniye derin nefesler aldı, ama dayanamayıp konuştu en sonunda.

"Yanılıyorsun. Ben senin yüzünden bu haldeyim." dedi önce normal bir ses tonuyla. Ardından yükseldi biraz.

"Eğer sen bi haltlar yemiş olmasaydın, o silah sana çekilmeyecek, bana da denk gelmeyecekti. Eğer sen bildiklerini saklamasaydın, sırf senin oğlunum diye o adam kızını benden uzak tutmak istemeyecek ve benim alkole bulaşmama neden olmayacaktı."

Cihan bey tepki vermemişti. Yusuf son sözünü söylemek için kalkıp bir adım yaklaştı.

"Eğer sen adam gibi babalık yapabilseydin, hiçkimse bu halde olmayacaktı. Ama ölsem de üzülmeyeceğini bilmeme rağmen senin bunları da düşünebileceğini akıl edemedim özür dilerim." dedi. Gidecekti ki, döndü.

"Ve bana bir şey olursa, lütfen gelme. Son anlarımı sana harcamak istemeyeceğim kadar önemsizsin hayatımda." dedi ve çıktı kafeden.

Berkcan kapının önündeki sandalyede oturmuş ayağını sallıyordu stresle. Onu fark etmemişti Yusuf, öbür tarafa doğru hızla yürümüştü. Sahil havasına ihtiyacı vardı.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin