93. вölüм / Mektup

35 2 0
                                    

Attığı son storyi incelerken bir yandan da yürüyor olan Yusuf, neredeyse direğe giriyor olduğunu önden seslenilince fark etti.

"Bunu kim koydu buraya ya?" diye refleksle sinirlendiğinde, birkaç adım ötesindeki Bahar buna gülmüştü.

"Önüne bakanlar için aydınlatma olsun demişler sanırım."

"Ihı, şakacı.." dedi Yusuf yanına yetişip kolunu boynuna atarak. Bahar etrafa bakıp yürümeye devam ediyordu ama kendisi hâlâ telefondaydı.

"Saraya ne zaman gidiyoruz?" diye sordu genç kız tekrar bir tabelanın üzerinde Buckingham Palace adını gördüğünde.

O sırada Yusuf storysinde paylaştığı fotoğrafa koyduğu şarkıyı beğenmediği için paylaşımını kaldırmakla meşguldü.

"Yusuf.." dedi Bahar ona bakmadan, cevap vermesini istiyordu sadece. Kendisiyle ilgilenmiyor olmasını çoktan es geçmişti.

Cevap gelmeyince tekrarladı.

"Yusuf!"

Gözlerini açtığında, tepesinde yeni tanıştığı askerlerden biri olan Oğuz'u bulmuştu Yusuf.

"Hele şükür uyanabildin be abi. Komutan gelir az sonra, kalk da hazırlan hadi."

Nerede olduğunu bir an kavrayamamış olan Yusuf, komutan dediğinde hatırlamıştı.

Geleli neredeyse bir ay olacaktı ve hâlâ alışamamıştı buraya. Sabah erken kalkmakta pek sıkıntı çekmiyordu normalde, rüya gördüğü zamanlar hariç tabii.

Gözlerini kırpıştırıp ranzada doğruldu ve Oğuz'a baktı. Ufak bir kafa hareketi yapıp, 'eyvallah' dedikten sonra genç adam gitti yanından. O da üstündeki battaniyeleri kenara atıp aşağı atladı. Eli saçlarına gitti.

Şu an üç numara olan saçlarını da karıştıramayacağını hatırlayınca alnından çenesine indirdi avcunu. Uyanamıyordu.

"Sana da günaydın trendtopic."

Arkada kıs kıs gülerek konuşan ve insanlara isimleriyle seslenmeyi bilmeyen Soner diye bir çocuktu bu. Yusuf aldırış etmese de o konuşmaya devam ediyordu.

"Ayılamamışsın.. Yine rüya mı gördün hayırdır?"

Ciddi sormuyordu. Dalga geçmek için sormuştu. Geldiğinden beri Yusuf'la uğraşıyordu zaten.

"Sussana sen biraz, hayır çenen ileride lazım olabilir çünkü de, ondan diyorum."

"Vay, fenomenler de kötü konuşabiliyormuş demek.. Duydunuz mu beyler?" diyip sırıttı Soner.

Yusuf elindeki kamuflaj kıyafetini ranzaya bırakıp boynunu çıtlattı. Tutulmuştu hafif... Yoksa karşı taraftan tehdit olarak algınlanma gibi bir niyeti asla yoktu.
Üstündeki kalın sweatshirtü çıkarırken, yanına gelen Soner'i de hissedebiliyordu.

"Gerçi sen hep böyleydin dimi? Ben de bu allahın manyağı neden ünlü diyordum. Savurduğun tehditler mi etkiledi insanları doğru söyle."

"Bu allahın manyağı birazdan seni çok etkileyecek şeyler yapabilir ve istersen o şeylerden sonra ünlü olabilirsin, ağzı çok boş laf yapınca şehit oldu diye yazarlar üçüncü sayfa haberlerinde adını."

"Sana nasıl güvenip silah vermişler amına koyayım tüm yurdu sikersin sen bu kafayla."

Yusuf yanıbaşında dikilen çocuğu tek eliyle demir dolaba yasladı. Sert bir ses çıktığında, hazırlanmaya çalışan tüm askerler oraya bakmaya başlamıştı.

"Benimle uğraşmayı kesmediğin takdirde sikmeye senden başlarım, anladın mı beni?" derken onu sadece Soner duyabiliyordu. Boş boş bakmıştı sadece cevap olarak. Yusuf evet cevabını almadan bırakmayı düşünmüyordu onu.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin