98. вölüм / Mehtap

70 7 9
                                    

Bu bölüm tümüyle Mehtap Algül'ün bakış açısından yazılmıştır.

***

Ağır kahve kokusu eşliğinde ellerimi yeni alındığı belli olan kitaplara sürterken, kütüphanedeki sessizlik hoşuma gitmemişti.

Deri kapaklı bir kitap parmaklarımı huylandırdığında bunu yapmayı bıraktım ve kahveme odaklandım.

Aynıydı.
Bu salonda içtiğim en güzel kahveyle aynıydı..
Kokunun etkisiyle gülümseyip gözlerimi kapattığım sırada, tanıdık bir ses ile yeniden karşı rafların olduğu yere bakmıştım.

"Kahve bağımlılığın hâlâ devam ediyor gibi?"

Bir şey demedim. Karşımda durup gülümsemesine izin verdim sadece.

"Tedavi görmen gerek biliyorsun değil mi?"

"Neden sürekli soru soruyorsun?" diye çıkıştım yanına otururken.

"Kafanı dağıtmaya çalışıyorum. Sürekli aynı şeyi düşünüyorsun."

"Bilerek yapmıyorum. Ayrıca bu konuda düşünmeyip ne yapabilirim?"

"O kadar fazla düşündün ki, istemeyeceğin sonuçlar doğdu. Gerçekten inanıyor musun o teorilere?"

"Neden inanmayayım?"

"Biri tanıştığı ilk günden beri seni çok seven kocan, diğeri de şu ana kadar tartışma bile yaşamadığın arkadaşın... Sence de ihanet etmiyor musun ikisi hakkında böyle düşünerek?"

"Çok seviyor dediğin kocam eskisi kadar ilgili değil. İstanbul'a gelelim diye ısrar ettiği zamanlarda da, arkadaşım dediğim kişiyle iş yapıyorlardı. Benim aklımda hâlâ sen varsın, onun bana bağlı kalması zaten zorken bir de öyle bir güzellikle başrol oynaması bence bunlara ihtimal vermem için yeterli sebepler. Kaldı ki başka sebepler de bulabilirim, hissediyorum çünkü. Yusuf da aradan çekilmişken..-"

"Hanımefendi, biraz daha sessiz lütfen.."

Kütüphane görevlisinden uyarı yediğim sırada kaybolmuştu tüm atmosfer. Kendimi o kadar kaptırmışım ki, onunla yalnız olduğumu düşünüyordum.

Kadına başımı salladığımda uzaklaştı. Döndüğümde Alp yerinde değildi. Pencere kenarında gördüm onu sonra ve yanına gittim.

"Yusuf aradan çekilmiş mi demiştin?" diye soruyordu aşağı bakarken. Ben de baktığımda, Yusuf'u görmüştüm.

Ne alaka?
Üstündeki kıyafetlere bakılırsa yeni gelmişti..
Ve burdan görüldüğü üzere, Bahar'ın arkasından gidiyordu konuşarak.

"Ne zaman gelmiş bu ya?"

"Düşüncelerini onunla da paylaşacak mısın?"

"En başta ona söylemem gerekirdi belki de.."

Gitmek için arkamı dönmüştüm ki, Alp seslendi.

"Ya sonları bizimki gibi olursa? Hiç bu tarafını düşünmüyorsun.."

Kalakaldım yerimde.

"Eğer söylemezsem, Yusuf'a haksızlık olur. Bu ihaneti hak etmiyor."

"Ya bi ihanet yoksa ortada?"

"İhtimali sadece benim içimi kemirmemeli.."

"Bencilsin."

"Sen de öyleydin.."

"Benim gibi olmamalısın.."

"Çok yakında olurum gibi."

"Bi saçmalık yapmazsın değil mi?"

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin