Berkcan'dan...
Toprağı temizleyip mermer taşın üstüne oturdum. Burası havanın sıcağına rağmen buz gibiydi. Belki de vasfından dolayıdır...
Üstünde adının yazılı olduğu taşı okşadım."N'aber Yağmur?"
Cevap tabii ki de veremezdi. Ama ben canım sıkılınca gelip bu kıza içimi dökmeyi alışkanlık haline getirmiştim.
"Ben yine kendimi burda buldum, kusura bakma başını şişiricem biraz."
Derdim vardı amk. Derman bulamadığım bir sürü derdim...
"Ben bayağıdır gelmiyorum buraya ya. Baştan alalım en iyisi. Öncelikle bir ikizim var. Senden güzel olmasın fıstık gibi, bir o kadar huysuz. Buraya uzun süredir gelmememin sebebi aslında o. Bahar beni dinliyor. Gerçi sen tanıyorsundur onu ya,"
"Dangalak abin mutlaka bahsetmiştir sevdiği kızdan."
"Biz yine küstük o gerizekalıyla Yağmur ya..." diye sitem ettiğimde bunu ben de kendimden beklemiyordum açıkçası. İçimde biriken küçük bir isyan varmış meğer.
"Hasta olduğunu sen biliyor muydun? Bana söylemedi çünkü. Alındım kızım yani, ben kendimi değersiz hissediyorum şu an."
"Keşke sesin çıksa da bana şu an sağlam bir siktir çeksen." dedim gülerek. Yapardı bunu, eğer yaşıyor olsaydı.
"Konuyu değiştiriyim dur, bu sarmadı." diyip toprağı düzelttim biraz.
"Bi oğlum olacakmış biliyor musun? Nerden bileceksin gerçi, bundan bahsetmemiştir piç."
Arada Yusuf'a geçirdiğim laflarla, birazcık baba olacağımdan da bahsettim ona. Eğer beni duyuyorsa, lütfen üzülmesin.
"Ooofff Yağmur yıllar oldu bee! Ne anlatayım sana başımdan geçen o kadar çok şey var ki..."
"Sana benzeyen bir kızla evlendim mesela. Beyza. Ya da ben herkesi sen gibi görüyorum bilmiyorum."
"Gerçi öncesinde Duygu vardı biliyorsun, alakanız bile yoktu. Oha.." dedim aydınlanarak.
"Ben de diyorum bu Beyza da ne var da beni bu kadar bağladı kendisine... İçine sen katmışlar meğersem."
"Ama bak, tanısan var ya, çok seversin. Beni gözün kapalı ona emanet edebilirsin yani o kadar."
Derin bir nefes aldım. Ne anlatacaktım ben?
"Burası fazla sessiz ya, sıkılıyorsundur sen kesin."
Şizofren gibi saçmaladığımın farkındayım, ama insanın kendini kandırmaya ihtiyacı vardı gerçekten.
"Acaba yaşasan şu an ne yapıyor olurdun..?"
"Kesin ben hâlâ peşinden koşuyor olurdum ama."
"Bu arada seni sevdiğimi Yusuf nerden biliyor? Hiç çaktırmadı şerefsiz."
Birazdan kalkıp 'yeter abime sövdüğün!' diye bağıracakmış gibi hissediyordum. Tamam, Yusuf'u unutalım biraz.
Gözlerimden yaşların aktığını hissettiğim an, duygusal bir çöküşe geçtiğimi anladım. Bu ara her yerde ağlayabilirdim. Yalnız hissetmek berbat bir şey...
"Özlemek ne kadar acı lan."
Gözlerimi silip gülmeye çalıştım sanki kız karşımdaymış gibi.
"Unuttuğumu fark ettiğim an kalbim acıyor Yağmur. Seni unutmak istemiyorum. Öylece hayatımızdan gelip geçmiş biri olamazsın."
Gerçekten ağlamaya başlamıştım. Allah belasını versin içimdeki küçük çocuğun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
FanficRomeo ve Juliet hikayesi, Yusuf ve Bahar için artık sadece bir tiyatro oyunu değildi, her şeyiyle gerçek olmuştu. ✿ ✿ ✿ "Bak bana... Sen deli misin? Ben senden başkasına yar diyebilir miyim sence?" ··· "Beni ne zaman bu kadar etkin altına aldın sen...