73. вölüм / Votka Rakı ve Şarap

65 6 23
                                    

Bahar'dan...

Kesinlikle yanlış seçimdi.

Daha başlayalı bir hafta olmuşken ikinci kez Eskişehir'i terk ediyor olmam, uzaklaşmak isteyen Bahar'ın net bir şekilde yanlış seçim yaptığını gösteriyordu yani.

Ben uzaklaşmak değil değişiklik istemiştim yalnızca. Bunu, hayatımın merkezine koyduğum ve dünyamın etraflarında döndüğü kişilerden uzaklaşarak yapmam hataydı. Ve ben bunu, ikinci kez devamsızlıkları siktir edip okuldan çıkmaya karar vererek İzmir'e geldiğimde anlamıştım. Salak ben.

Ama bunu kaçıramazdım. İlk konseriydi sevgilimin... Üstelik benim büyüdüğüm şehirde olacaktı. Tüm arkadaşlarım burdayken ben Eskişehir'de kalsaydım kıskançlıktan falan ölürdüm herhalde.

"Oryantasyon haftası ya, o şekilde çıktım." diye yalan söylediğimde, yalanımı yalnızca Mehtap anlamıştı. İkinci dönem kaynaşma ve oryantasyon diye bir hafta ile başlanmazdı çünkü o birinci sınıfların ilk dönemine özel bir şeydi... Ama bizimkiler buna bu kadar dikkat etmezdi tabii :)

"Bu süzmeler yer ama ben yemem güzelim. Bal gibi aşıksın, köpek gibi de pişmansın." dedi Mehtap beni kenara çekerken. İstemsizce güldüm. Gözüm sahnede dönüp duran Yusuf'a kaydı. Provayı kesmiş, bizimkilerle sohbet ediyor, ederken de asla yerinde duramıyordu.

"Söylesene Mehtap, sana kızarken bile balım diyen, annene kraliçem diye seslenen bir adama sen olsan aşık olmaz mıydın?" diye sordum psikopat gibi gülümserken.

"Buna rağmen onu bırakıp gitmeyi tercih etmen de aşık olmanın verdiği bir gerizekalılık mı Baharcım?" diye sordu Mehtap ve ona dönmeme neden oldu bu soru. O da gülümsüyordu.

Dil çıkardım munzurca çünkü buna verecek bir cevabım yoktu.

"Yaa sizin yapacağınız işi sikeyim İbo ya..!" diye Yusuf'un bağırması ile sahne tarafına baktık ikimiz de. Sinirli olduğunu düşündüğüm Yusuf gülüyordu ve yerdeydi. Diğerleri de gülmekten bir hâl olmuşlardı.

Yanlarına geri döndük.

"N'oldu be?" diye Mehtap sorarken, ben de platformun kenarına geldim Yusuf'a bakmak için.

Sahne zemininin ıslak olduğunu fark ettim.

"Düştün mü sen?" diye sordum gülmemeye çalışırken. Kafasını kaldırıp bana baktı. Hâlâ yerde oturuyor olması bile gülmeme yetiyordu o an.

"Bahar sen benim sevgilimsin gülmemen gerekiyor." dediğinde elimle ağzımı kapattım.

"İyi misin?" diye sordum ardından elimi ona uzatıp.

"Bilmem, ordan nasıl görünüyorum?" diye sordu. Elimi tutmadığı için geri çektim.

"Düşüp yere yapışan ıslak bir sandviç gibi.." dedim hiç düşünmeden. Gülmesini bekliyordum ama o oldukça ciddi bir ifadeyle kaşlarını çatmış dudaklarını da yukarı doğru kıvırmıştı şaşkın bir şekilde.

"Bu kadar açık olmanız hiç hoş değil hanımefendi." dediğinde ben gülmeye başladım.

Ellerimi yüksek platforma dayayıp kendimi biraz yukarı çektim ve yerle ilişkim kesildi o an. Yusuf'a doğru uzanmaya çalışıyordum.

"Tamam hadi gel öpeyim geçsin üzülme." dedim. Bu şekilde daha kaç saniye dayanırdım bilmiyorum o yüzden elini çabuk tutmalıydı.

Ellerini ıslak yere koyup doğruldu ve ayağa kalkmadan yanıma yaklaştı, sonra bir elini benim enseme koydu beni daha çok yaklaştırmak ister gibi.

Elindeki su damlaları ensemden aşağı doğru yol alırken huylanmıştım, bunu bilerek yapmış olacak ki gülümsüyordu Yusuf bana. Bir şey dememe izin vermeden dudaklarıma kapandı sonra. İzin vermemi bekliyormuş gibiydi, ama keşke kendisi sırtımdan akan su için küfretmeme izin verseydi önce...

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin