26. вölüм / Yaralarımı Sar

309 16 40
                                    

Bahar'dan...

Ne olduğunu sormaya cesaret edemiyordum şu an. Ama bir mezar taşının başında oturup, omzumda şimdiye kadar hiç denk gelmediğim bir şekilde ağlayan Yusuf'un nesi olduğunu deli gibi merak ediyordum.

Sesi gelmese de titremesinden anlıyordum hala ağladığını. Boynuma ve belime doladığı kollarını sımsıkı sarmıştı. Dokunmaya kıyamazdınız ona şu an, sadece ellerimi ensesinde birleştirmiş saçlarıyla oynayabiliyordum teselli eder gibi. Ve ben duygusallıkla kutsanmış biri olarak buna daha fazla dayanamamış bebek gibi ağlamaya başlamıştım. Gözlerim yanıyordu gözyaşımdan. Buna şu an bi son vermem gerekiyordu sanırım artık.
Başımı kaldırıp hafif geri çekildim. Ben bunu yapınca Yusuf da bıraktı kollarını ve başını çevirdi öbür tarafa. Sanki hiç anlamamışım gibi yaşlarını siliyordu şu an.
Kafamı yana doğru eğip yüzüne baktım.

"Anlatmak ister misin?" diye sordum bir anda.
Yüzüme bakmadan başını salladı onaylayarak.

"Arabaya geç, geliyorum ben." dedi sessiz bir tonla. Bir şey demeden kalktım ve dediğini yaptım. Arabası toprak yolun kenarında duruyordu. Oraya giderken arkama bakmadan yürüyemiyordum ama.
Hala o taşın üzerinde oturmuş toprağı dağıtıyordu eliyle. Yusuf'u bile bu hale getirebildiğine göre, çok değerli biri olmalıydı orda yatan...

Ön koltuğa oturup beklemeye başladım. Gözümü asla ayıramıyordum camdan. En son ayağa kalkıp mezar taşına küçük bir öpücük bıraktığını gördüğümde içim burkulmuştu resmen. Kim bilir birazdan ne anlatacaktı bana...

Bu tarafa doğru gelmeye başladı. Hızlı adımlar atarken yerden kaldırmadığı kafasına elini koydu sıkıntıyla ve ensesinden alnına kadar saçlarını karıştırdı. Bir an dağınık saçlarına kaydı gözüm, sanki onu anlatıyordu bu halleri, kendisi de darmadağın olmuş gibiydi çünkü. Kim bilir ne zamandan beri burdaydı, üstündeki siyah tişörte ve siyah şorta bakılırsa, uyandığı gibi buraya gelmiş olmalıydı. Ya da belki de uyumamıştı?

Sonunda yanımdaki koltuğa kurulduğunda ona baktım. Arabayı çalıştırmadan önce o da bana kısa bir bakış atmıştı kızaran gözleriyle. Şimdi sorma diyen bakışlarındaki mesajı çabucak almış ve önüme dönmüştüm bile ben.

***

Yazardan...

Bahar gittikten sonra neredeyse hiç konuşmayan Berkcan, arkadaşlarının radarına yeni girmişti. Duygu seslendi ona.

"Sevgilim Bahar nereye gitti?" diye soruyordu.

"Yusuf'u bulacakmış." dedi Berkcan ona bakıp cevap vererek.

"Niye kayıp mı?" diye sordu Danla. Berkcan ona döndü.

"Kayıp değil de, nerde olduğunu bilmiyoruz. Bahar işte merak etti." dedi.

"Bana sanki sen bir şey biliyorsun da bize söylemiyorsun gibi geldi?" dedi Özgür tek kaşını kaldırıp sorarak.

"Saçmalama oğlum ortada bir şey yok ki söyliyim.." dedi Berkcan.

Aslında söylemediği bir şey vardı. Ama bunu kendisinin söylemesi ne kadar doğru olur onu bilmiyordu. Konuyu değiştirmek istedi.

"Eee başladı mı üniversite kayıtları..?" diye sordu.

"Ben yaptım bilee!" dedi Danla sevinçle.

"Ben de yaptım zaten birlikteydik." dedi Duygu gülüp Berkcan'a bakarak.

"Özgür?" diye sorarcasına baktı Berkcan arkadaşına. Diğerleri de ona döndü.

"Ya... Hepimiz burdayken söyleyecektim, ama bir türlü toplanamadık amına koyayım." dedi Özgür masaya doğru eğilip.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin