7. вölüм / Onlar da Ailem

413 19 13
                                    

Güneş ışığının göz kapaklarına yansımasıyla uyandı Bahar. Kalkmadı, olduğu yerden penceresine baktı. Yere kadar uzanan perdeleri açık unutmuştu...
Yataktan inip camın önüne geldi. Babasının arabası bahçede görünüyordu. Gece ne zaman gelmişti acaba? Hem, kendisi ne zaman yatağına getirilmişti ki? En son salonda düşünceleriyle boğuşuyordu.

Aşağı indi çıplak ayaklarıyla. Üzerinde kısa bir yatmalık şort ve sporcu atleti olmasına aldırmadan, korumalarla dolu bahçeye çıktı. Temiz havayı içine çekti. Babasının arka bahçede oturmuş gazete okuduğunu gördü. Masada donatılan kahvaltıya gözü kaymamıştı bile. Direkt babasının karşısına geçip oturdu. Gazetesini indiren Kenan bey güler bir yüzle,

"Günaydın prenses.." dedi. Bahar somurtuyordu. Dün gece aklından çıkmıyordu çünkü. Babasının bir şey demeden, ne olduğunu anlatmadan çıkıp gitmesi küstürmüştü onu. Cevap vermedi, kollarını göğsünde bağlayıp masayı incelemeye başladı. Kenan bey güldü, masaya doğru eğilip,

"Küs müyüz yoksa?" Diye sordu. Bazen Bahar'ın lise dördüncü sınıfa giden, büyüyüp genç olmuş ve olgunlaşmış bir kız olduğunu unutuyordu bu adam.

"Hayır, kırgınım yalnızca..." Diye cevap verdi sorusuna Bahar.

"Neden?" Diye sordu Kenan bey.

"Dün gece ne olduğunu anlatma ihtiyacı duymadan çekip gittiğin ve beni uyuyakalana kadar beklettiğin için olabilir mi mesela?" Dedi Bahar temkinli bir tavırla. Kenan bey derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Olanları duyunca dün adeta kendinden geçmişti. Hesap sorma isteği içinde büyürken kızına istediği cevapları veremez ya da ne olup bittiğini anlatamazdı diye gitmişti.

"Özür dilerim, iradem dahilinde gelişmedi olaylar." Dedi Kenan bey. Özür dilemesini bilirdi en azından. Bahar yumuşamadı.

"Bugün baba.." dedi sadece. Ardından ekledi masaya eğilip,

"Bugün ne var ne yok anlatacaksınız artık. Çocuk değilim ben. Akşam annemin de gelmesini istiyorum." Dedi ve kalktı masadan. Durdu ve baktı babasına tekrar.

"Aksi takdirde ikiniz de beni bir daha bulamazsınız." Dedi. Gideceği sırada babası konuştu.

"Nedir sana bu deli cesaretini veren? Sence de abartmıyor musun? Anlatmazsak gider misin yani kızım, bizi bırakıp gider misin?" Demişti adam. Bahar arkasını döndü yeniden.

"Baba, siz her ne kadar benim kanımdan, canımdan olan ailemseniz, arkadaşlarım da o kadar ailem... Ve onların aileleriyle aranızda geçenleri bana anlatmazsanız ben elbet öğrenirim bir yerden. Ama sizden duymamış olmam size beni kaybettirir." Dedi lafını koyarak ve uzaklaştı ordan. Kenan beyin diyecekleri boğazına yapışmıştı resmen. Cevap verememişti kızına. Gitmekten bahsediyordu, ne demekti ailesini bırakıp gitmek ya? Nasıl bu denli bağlanmıştı o insanlara da ailesini karşısına alabiliyordu?

***

Cumartesi sabahı olduğu için öğlene kadar uyumayı planlıyordu Berkcan. Ancak bir türlü susmayan telefon sesi uyanmasını sağlamıştı ve uyandığı için geri uyuyamayacaktı. Çalanın kendi telefonu olmadığını farkettiğinde sağlam bir küfür etti. Odadan çıkıp salona girdi. Yusuf'un telefonu sehpanın üzerindeydi ve titremekten yere düşmek üzereydi. Gidip aldı eline. Arayanın Ceylan hanım olduğunu gördüğünde pek önemsemedi. Nasılsa oğlunun uyanıp uyanmadığını kontrol edeceğini biliyordu artık her sabah aramasından.

Yusuf'a bakındı. Dün gece kendisi uyumak için odaya geçerken o daha bestesi üzerine çalışıyordu. Kim bilir kaçta uyumuştu da şu an bu sese bile uyanmıyordu...
Mutfaktan görünen, salonun üstünde kalan asma kata baktı. Yatağın ucunda bir ayak vardı... Uyanmamıştı işte.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin