35. вölüм / Romeo & Juliet Cosplay

205 15 16
                                    

Orantısı bir türlü oturmayan ama aklınızda canlandığını umduğum shopumuzla başlıyoruz :')

Yazardan...

Kime ne olduğunu anlamaları saniyeler sürmüştü. Ceylan hanım korkulu gözlerle onlara bakarken Cihan bey kendisine bir şey olmadığını yeni farketmişti. İlk hareket eden Bahar oldu.

"Hayır ya... hayıır! Babaa..." diyerek tereddütle adım attı onlara doğru. Gözlerini sımsıkı yummuş olan İlhan bey, elindeki tabancayı yere düşürünce kendine gelmişti, kendisine dayanmış olan Yusuf'u tuttu omzularından. Adamın gözünden seri yaşlar gelmeye başlayınca, Bahar daha çok korkmuştu. Ceylan hanım yanlarına koştu aceleyle.

"Oğlum!" diye çıkan sesi yankılanmıştı adeta.

Bahar babasıyla birlikte yere çöktü, ne olduğunu anlayamamıştı birden bire, gözünden düşen yaşlara engel olmadan adını söyledi Yusuf'un.

"Ambulansı arayın, hemen!" diyen İlhan bey Ceylan hanımın yaklaşmasına izin vermemişti. Bahar yanına geldiğinde ise geri çekilmiş, kızına yer vermişti. Titreyen elini Yusuf'un elinin üstüne koydu Bahar. Babası panikten ne diyeceğini ne yapacağını şaşırmıştı.

"Dayan evladım, hastaneye gidicez şimdi tamam mı, yorma kendini." diyordu adam sürekli bunları tekrar ederek. Karnından aldığı kurşun yarasına bastırıyordu bir yandan kan çıkmaması için. Ancak boşunaydı...

"Baba... bir şey yap. Bir şey yapın lütfen..." diye yalvaran Bahar aynı zamanda ağladığı için kesik kesik ve oldukça sakindi sesi. Yusuf'un başını dizine yatırmış, saçlarını okşuyordu şimdi.

"Ağlama.." diyen Yusuf bir elini Bahar'ın yüzüne koydu, ve sertçe yutkundu konuşabilmek adına.

"Bana bi' şey olmaz." dedi ardından ve küçük bir gülümseme sundu kıza. Bahar eğilip öptü alnından, sus dedi sessizce.

"Ambulansı bekleyemeyiz, çok kan kaybı var allah kahretsin. ARABAYI HAZIRLAYIN!" Diyen Cihan bey'in ne zaman yanlarına geldiğini bilmiyordu hiçkimse. Ceylan hanım Bahar'ın yanında durmuş, yüzünü okşuyordu oğlunun. İlhan bey ise Yusuf'un tişörtünü çıkarmıştı çabucak, onunla yaraya baskı uyguluyordu.

"Berkcan'ı ara..." dedi Yusuf Bahar'la konuşarak. Kız bunu neden istediğini anlamasa da sorgulamadan çıkardı telefonunu.

"Şarkıyı dinletsin sana, onda var." dedi Yusuf ve yutkunarak başını çevirdi yan tarafta doğru.

"Ne şarkısı ya saçmalama ve sus artık. Konuşma, bende kal sadece tamam mı?" dedi Bahar sinirlenerek. Gözyaşları daha da hızlı düşerken Yusuf tekrar çarpık bi gülümseme sundu ona.

"Arkamdan ağlamayı bırak. Ölmedim daha." dedi söylenerek.

"Yusuf sus artık suuus!" dedi annesi o an. Ancak aldırmadı Yusuf.

"Bi, uyuyup... geliyorum." demişti gözleri yavaş yavaş kapanırken. Bahar'ın yanağında duran eli indi istemsizce, hissettiği acı azalırken bunun nedeninin bilinç kaybı olduğunu da anlamıştı. O yüzden çabuk teslim olmuştu uykuya...

"HAYIR! Yusuf bak hayır uyumak yok bende kal! Yusuf!" dedi Bahar uyandırmaya çalışarak. Alnındaki boncuk boncuk terleri sildi eliyle hızlıca. Uyanmayınca babasına döndü.

"Baba bir şey yap..." dedi yeniden. O sırada Cihan bey oğlunu kucağına aldı ve bakışlar ona döndü. Bahar ilk defa o an görmüştü, bu adamın da korkabileceğini, yüzünden dehşet dolu bir ifade okunuyordu çünkü.

***

Hastanede yer yerinden oynamıştı adeta. Cihan bey kükrüyordu gördüğü her doktora, oğlu için. Ona bir şey olursa bütün hastaneyi yıkmakla kalmaz, hepsinin hayatını da mahvedecek olduğunu söylüyordu.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin