*Dikkat, bu bölüm ihanet içeriyor!*
Anlatıcıdan...
Az önce gözlerimin önünde bir aşk bitti... Ağlıyorum galiba. Hatta tek ağlayan ben değilim, benim aşık olmadığını zanneden ama kahrolmuş durumda olan yeşil gözlüm de ağlıyor.
Berkcan ve Duygu gerçek değil miydi yani? Ama ben kutumda büyük hissediyordum hayret...Bomboş gözlerle önünden gelip geçen insanları izliyordu Berkcan. Arada bir yanağına süzülen gözyaşı beni de duygulandırıyordu. Ah, Duygu... Yaktın gittin be kızım.
İçeriye bir telaşla giren Bahar ve hemen arkasından gelen Mehtap, koşarak gelmişlerdi Berkcan'ın yanına.
Çocuğunu kaybetmiş anne misali endişeli görünüyordu Bahar.
Ben ne kaçırdım ya?Kardeşinin yanına oturdu yavaşça, kendisine bakmasını beklemedi çünkü bakmayacaktı. Yüzünü tutup kendisine çevirdiğinde göz göze geldiler.
Bir şey demedi kız, gözleriyle anlaşıyordu sanki. Kendi gözleri de dolunca Berkcan'ın başını tutup sarıldı kollarıyla. Hala tepki vermiyordu bizimki. Delirmiş gibi bakıyordu, ayy korkunç...Mehtap'a baktım, nefes nefeseydi hâlâ. Bir elini Bahar'ın omzunda yatan Berkcan'ın kafasına koymuş saçlarını okşuyordu.
Ne diye burda bekliyorlardı, hadi bir an önce götürün çocuğu şu lanet yerden!
Beni duymuşçasına kalktıklarında istemsizce gülümsedim. Boyu ikizinden daha kısa olan Bahar, Berkcan'ın kolunu tutmuş boynuna dolamıştı, bu şekilde destek oluyordu.
Bu arada yürürken mırıldandığını duydum çocuğumun."Gitti..." diyordu sessizce.
E gider tabi! Bitirelim dersen gider de biter de. Ah kafasızım benim, siz birbirinize aittiniz :') Her neyse, sanırım bu hikayenin sonu güzel bitmeyecek. Çünkü Duygu'nun Berkcan'sız, Berkcan'ın da Duygu'suz yapabileceğini sanmıyorum. Başka aşklar mı? Oh no gençler...
Mehtap'ın arabasına bindiklerini gördüm. Bu arada Mehtap nerden çıkmıştı böyle, ben tanımıyorum onu farkettim. Aşk hayatına bi bakalım mı?
Sevgilisi var gibi görünüyor, bunu kızın doğallığından anladım, saçlarını gelişi güzel toplaması, hafif bir makyaj yapması... Kendini başkalarına beğendirmeye çalışmıyordu, ben bunu sevgilisi var diye yorumlarım hahah!
Neyse zamanla tanışırız.Pekiii, benim gamzeli serserimi gören var mı? Ben göremiyorum. Bahar'la hâlâ birlikte olduklarını biliyorum ama :) Sanırım bu arkadaşlık grubunda en sevdiğim çift onlardı. Gerçi başka çift kalmadı zaten dimi :"(
Bahar'ın da Yusuf'tan bahsettiğini duydum. Ve nerde olduğunu bilmediğini söylüyordu! Nasıl yani, kayıp vakası mı?
Onları yalnız bırakıp nerde olduğuna bakmaya gittim hemen.
Altıncı hislerim beni evine götürmüştü.***
Yazardan...
Yüzünde sinirli bir ifadeyle bahçeye giren Yusuf, telefonunun şarjının biterek kapandığının farkında değildi hâlâ. Babasına bir şey sormaya gelmişti.
"Babam nerde?" diye sordu çalışan kadınlardan birini durdurup.
"En son çalışma odasındaydı efendim." dedi kadın hızla cevap verip.
Merdivenlere gelen Yusuf dönüp,"Efendim değil Yusuf." diye düzeltti onu ve hızlı adımlarla yukarı çıktı.
Odaya girmeden önce elindeki telefonu açıp fotoğrafa yeniden bakmak istedi. Ancak ekran açılmayınca küfretmişti.
Sesini duyan annesi yanına geldiğinde onu geçiştirip kendi odasına gitti ve telefonu sarja takıp açtı.
Bu arada Ceylan hanım onun telaşının sebebini merak ederek odaya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
FanficRomeo ve Juliet hikayesi, Yusuf ve Bahar için artık sadece bir tiyatro oyunu değildi, her şeyiyle gerçek olmuştu. ✿ ✿ ✿ "Bak bana... Sen deli misin? Ben senden başkasına yar diyebilir miyim sence?" ··· "Beni ne zaman bu kadar etkin altına aldın sen...