Yazardan...
Arabasını park ettikten sonra doğru yere gelip gelmediğini kontrol etmek için telefonuna baktı Bahar. Evet konum burayı gösteriyordu. Aradığı kişi kesinlikle içeride olmalıydı..
Daha fazla durmayıp anahtarı ve telefonunu aldı, inip kilitledi aracını arkasına bakmadan yürürken. Kendinden emindi, ne konuşacağını biliyordu ve hiç tereddüt etmemişti yürürken.
Kafeden içeri girdiği gibi gözüne çarpmıştı eski arkadaşı. Adımları bir an olsun durmuş olsa da, ardından tekrar hızlanıp kızın yanına yürümeye başladı Bahar. Yere bastığı her adımdan belliydi, birazdan kıyameti koparacağı.
Onu görür görmez ayağa kalkan Duygu, beklemediği bu misafir karşısında şaşkınlıkla ağzı açık duruyordu.
"Senin ne.." soracağı soruyu bitiremeden durdu. Bahar tam önündeydi şimdi. Onun burda ne işi olduğunu soracaktı ki, vazgeçip sorusunu değiştirdi.
"Yusuf ner'de?"
Bunu sorarken kolları önünde kavuşmuştu bile, bu hareketi kendisine özgüven kazandırıyordu şu an. Ama Bahar da en az onun kadar cesur dikiliyordu karşısında.
"Uzatmak istemiyorum Duygu direkt soracağım. Tüm bunları yaparken, vicdanını alıp nereye gömdün? Çok merak ediyorum."
Duygu güldü.
"Canım tüm bunlar dediğin şeyi ben tek başıma yapmadım. İstersen bu soruyu sormaya kardeşinle sevgilinden başla ha?"
Telefonunu masaya sertçe koyup bakışlarını Duygu'dan ayırmadan sandalye çekti Bahar ve oturdu. Duygu hâlâ ayaktaydı.
"Ne istiyorsun?" diye sordu Bahar ciddiyetle.
Psikopat gibi kafasını yana eğip gülümseyen Duygu'nun, dalga geçer gibi bir hali vardı sanki o an. İki elini masaya koyup Bahar'a doğru eğildi.
"Sence ne istiyorum Bahar?"
Ne istediği belliydi aslında. Ama istediği bu şey yüzünden herkesi yakması hiç adil değildi.
"Duygu.. Boşuna çırpınıyorsun. Berkcan şu an yanındaysa eğer, seni sevdiği için değil biliyorsun değil mi?"
Bahar'ın cümlesi onu sinirlendirmişti, ellerini masaya sertçe vurup doğruldu.
"Biliyorum. Ama sonuç olarak benimle. Kimi sevdiği önemli değil. Ben onu se-"
Birden ayağa kalkan Bahar kolundan sertçe tutmuştu onu bir anda.
"Sen. Onu. Sevmiyorsun. Duygu. Anla artık! Bu yaptığın şizofrenik bir takıntıdan başka bir şey değil gerizekalı!"
Duygu kolunu kurtardı ve geriye adımlayıp ona döndü.
"Sen ne anlarsın ya!? Kaç kere aldatıldın ki kızım sen? Ner'den bileceksin sevdiğin kişinin başkasına gidip seni terk etmesini?! Benim yaşadığım şeyi nerden bileceksin de şimdi akıl vermeye kalkıyorsun?"
"Berkcan'ı rahat bırakman gerekiyor. Bak eğer gerçekten seviyorsan, ona hayatını yaşaması için izin verirsin. Tamam mı?"
"Tamam değil. Benim içim soğumadı bile henüz. O kız, benim yaşadığımı yaşamadan ben bundan vazgeçmiycem!"
"Beyza intihar etmeye kalktı Duygu."
Duygu güldü yine deli gibi.
"Biliyorum. Ben de denemiştim bunu Bahar, hatırladın mı?"
Evet hatırlıyordu. Köprüden atlayacaktı az daha ama son anda kurtarmışlardı..
Bir an durup kardeşine ölümüne sövmek istedi Bahar. İki genç kızı, hayattan kopmayı göze alacakları kadar kendisine aşık ettiği için yargılanması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
FanfictionRomeo ve Juliet hikayesi, Yusuf ve Bahar için artık sadece bir tiyatro oyunu değildi, her şeyiyle gerçek olmuştu. ✿ ✿ ✿ "Bak bana... Sen deli misin? Ben senden başkasına yar diyebilir miyim sence?" ··· "Beni ne zaman bu kadar etkin altına aldın sen...