GM|74

4.2K 234 43
                                    

satır arası yorumlarınızı bekliyorum🌸

"Utkular ne zaman gelecek?" Diye sordu karşımda oturan Hülya.

"Gelirler birazdan."

Rüzgardan uçuşan saçlarını ince parmakları ile durdurmaya çalışıyordu ama bu biraz zordu.

Kamptan döneli 1 hafta olmuştu. Döndüğümüzün ertesi günü herkes dinlendiği için görüşememiştik. Daha sonrasında da herkes bayram yüzünden ertelediği işlerini halletmişti.

O yüzden anca bu gün buluşmaya fırsat bulabilmiştik ama bu gün de hep beraber buluşmayacaktık.

Aslında Hülya ile birlikte yemeğe gidecektik. Dünden plan yapmıştık. Ama bu sabah Utku ve Başakta dahil olmuştu bu plana.

Trilyede denize sıfır bir balık restorantına gelmiştik. Utku ve Başak sabahtan buluştukları için beraber gelmemiştik. Utku işlerinin olduğunu söyleyince de biz onları beklemeden gelmiştik.

Hülya bakışlarını denizden çekip yan sandalyesinde duran çantasını alıp içini karıştırdı.

Tanıdık gelen kutuyu çantadan çıkartıp bana uzattı.

"Saat." Dedi bakışlarını bana çevirirken. "Bende kalmıştı."

Gülümseyerek kutuyu aldım.

Sadece saatim değil zamanım ve kalbimde onda kalmıştı. Ve ben bundan çok memnundum.

"Kaldı." Diye mırıldandım. "Sadece saat değil zaman da sende kalsa keşke. Yanına geldiğim gibi, dursa. Seninle geçirdiğim her an hiç bitmese."

"Ama zaman geçiyor."

"Geçiyor." Dedim. "İyiki de seninleyken geçiyor. Senin yanındayken daha anlamlı geçiyor."

"Okan."

Masanın üzerinde duran elime uzanıp narince tuttu.

İki elin bu kadar anlamlı olacağını, sırf birinin eli elime değdi diye bu kadar mutlu olacağımı hiç bir zaman düşünmezdim.

Demiştim ya Egemen anlatıyordu biz de çoğu zaman onunla dalga geçiyorduk diye. Dalga geçtiğimiz şeylerin aslında dalga geçilecek şeyler değil de çok güzel, şu hayatta yaşayabileceğimiz şeyler olduğunu anlıyordum artık.

Aslında bunları daha öncede yaşadım. Biri elimi daha önce de tuttu, biri bana daha önce de gülümsedi ama hiç biri Hülya gibi hissettirmedi. Hissettirmeyecek.

Elleri elimin arasında küçücük kalmıştı. Ve bu bile çok güzel bir görseldi.

"Efendim?" Dedim en sonunda bakışlarımı ellerimizden çekip ona çevirerek. "Seni seviyorum."

Güldüm.

"Bende seni seviyorum." Dedim. "Hatta yanında zamanın durmasını isteyecek kadar, daha önce hiç yaşamadığım duyguları yaşayacak kadar çok. Çok seviyorum Hülya. Daha önce hiç birini ya da hiç bir şeyi bu kadar sevdiğimi hatırlamıyorum."

Gözleri dolu bir şekilde gülümsedi. Yine mi ağlayacaktı?

"Artık sevgiliyiz." Diyince benim de gözlerim doldu.

Şuan karşılıklı ağlasak kim ne diyebilirdi ki? Birbirimizi çok sevdiğimiz akıllarına gelir miydi ya da direk delirdiğimizi mi düşünürlerdi?

"Mihrimah ablam o gün hastanede olduğunu söyleyince anladım sana bir şeyler hissettiğimi. Daha doğrusu o gün kabul ettim."

"Daha önce anlamış mıydın ki?" Diye sordum merakla.

Giritli Mahallesi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin