Papatya'ya
Saat oklarını üçe çarpıyor. Açık kapılardan içeri dalıyorum. Soğuk gri duvarlar devriliyor üzerime. Karanlık koridorlardan geçiyorum. Elimde kâğıt yığını ile korka korka geçiyorum geçitlerden. Yabancı sesler duyuyorum birbiri üzerine binen. Geri dönmek bir seçenek olmuyor. Sanki ben ileri adım attıkça arkada kalan adım siliniyor da boşluk kalıyor yalnızca. Gerilersem eğer o karadelik yutar beni gibi.
Tomar yaptığım kâğıtlara sıkıca sarılıyorum. Işığa doğru yöneltiyorum kendimi. Renkli merdivenlerin başında bekliyor beni. Küçük, sarı saçlı bir kız çocuğu. Ne işi olduğunu sormak istiyorum ona. 7 yaşlarında ancak var. Bu evde ne işin var diye sormak istiyorum fakat fırsatım olmuyor. Arkamda ağzımı kapayan biri. Konuşma diye fısıldıyor bana. Burada sözlerin hiçbir değeri yok.
Küçük kız minik ellerini uzatıyor. Nereden geldiğini anlamadığım bir esinti ile salınıyor kıvırcık, güneş parçası saçları. Etrafı aydınlatıyor. Basamakları atlıyoruz beraber. Kırmızı bir kapıdan içeri dalıyoruz. Aydınlığa alışık olmayan gözlerime siper ediyorum ellerimi. Beni sürüklüyor. Boyaları dökülmüş, ahşap pencerenin önüne getiriyor. Dışarıyı gösteriyor. Dönüp arkamı kontrol ediyorum. Her şeyin yolunda olduğunu söylüyor. Dudakları kıpırdamıyor, yeşil gözleri kapalı. Aklımda beliriyor kelimeleri. Şaşırmaktan başka bir şey yapamıyorum. Tekrar pencereye bakmamı istiyor. Bu defa gözlerimi kapatmamı söylüyor. O simsiyah çerçeve gözlerimi kapatınca renklenmeye başlıyor. Papatya tarlasına götürüyor beni. Mavi gök ve sarıpapatyalar dışında hiçbir şey göremiyorum. Elimi bırakıp koşmaya başlıyor. Şarkılar söylüyor kafamın içinde. Gülünce o benim de gülesim geliyor.
"Hadi, "diyor. "Beni takip et." Peşinden ben de koşmaya başlıyorum. Ben koştukça gök genişliyor. Bulutlar daha hızlı dönmeye başlıyor dünya ise hız kaybediyor. Zaman öyle yavaş akıyor ki ışıktan daha hızlı hareket ettiğime inanıyorum.
Düzlük bir yere çıkıyoruz. Beni o karanlıktan çıkarıyor. Gecem gündüz oluveriyor. Toprak yolda bekliyor. İleride deniz dalgalanıyor bizim için. Ağzımı kapatan o adam yok oluyor, saçımı çekiştiren çocuk gidiveriyor. Beni korunaklı bir yere çekip götürüyor. Papatya diyorum ona. Açtığım her kitabın arasından çıkıveriyor.
Her gece başucumda buluyorum onu. Saçlarıma o dokununca, sevince beni irkilmiyorum. Tetikte olmuyorum. Bana zarar verecek olması aklımın ucundan dahi geçmiyor. Ona sarılırken geri çekilmiyorum. Eksiklik hissetmiyorum. Kalbim korku ile değil huzurla çarpıyor göğüs kafesime. Geceleri kaçıp sana geliyorum Papatya. Sen her zaman çocuk kalmış bir kızsın. Şefkatle kucaklıyorsun beni. Karanlıktan koruyorsun. Bin parçaya bölüp geceyi içinden güneşi doğuruyorsun. Benim çocuk kahramanım oluyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecekondu
Teen FictionBak, yağmur yağıyor sevgilim. Sele kapılan bu şehir sen yoksan yok olsun. Başlangıç: Aralık 18 2020