Bölüm 8

20.5K 1.2K 208
                                    

Ve Keyifli Okumalar!

bol bol yorum görmek istiyorum :)

***

Alaz'ın yanından sıyrıldığım gibi Vedat Bey'e doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Sanki buradan kaçmak ister gibi çabuk adımlarla giden adama yetişmek üzereyken Yekta yaslandığı motordan uzaklaşıp kolumu tuttu. Kafamı ona çevirdiğim zaman zümrüt gözlerini gözlerime dikmiş bana bakıyordu. Yaşanan bu durumdan mutsuz olduğu belliydi.

"Bak seni öğrenmesi yeterince sarstı onu. Peşinden gitme."

Beni öğrenmesi onu neden sarsıyordu? Vedat Bey ile annem arasında ne oldu da beni öğrenince karşımda çöktü adam? Kimse kusura bakmasın ama Vedat denen bu beyin benden nefret etmesini falan istemiyorum.

Dudaklarımı "Bırak, onunda sizin gibi benden nefret etmesini istemiyorum," diye oynatarak kolumu sertçe çektim. Yekta kaşları çatık şekilde dudaklarımı okuduktan sonra yutkundu.

Bunu umursamadan hızlıca Vedat denen Beyin peşinden koştum ve dibinden sıyrılarak karşısına çıktığım an bir anda durmak zorunda kaldı. Kaşları çatık şekilde gözleri yüzümde geziyordu.

Hatta bakışlarını kaçırıp kendini kasıyordu. Sanki hem bana bakmak istiyor hem bakmaya katlanamıyordu.

Bu kadar nefret edilmek bugün gerçekten zoruma gitmişti. Tüm vücudumu ağlamamak için kasmıştım. Dişlerim birbirine yapışmışken gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Titreyen ellerimle eğilip çantanın kenarından not defterimi çıkardım.

"Buradaki her insanın bana bakarken ki nefretine alışırım. Ama saatler önce bana yardımcı olan iyi kalpli yabancının gözlerindeki nefrete alışamam. Bunun için karşına asla çıkmam daha iyi."

Karar vermiştim. Buraya kadardı. Elimdeki not defterinden yazdığım kısmı yırtıp karşımdaki Vedat Bey'in son kez gözlerine baktım dolu gözlerimle. Gözlerindeki keder bana yansımıştı.

Eline bıraktığım kâğıdın hemen ardından hiç kimseye bakmadan anneannemlerin yolunu bildiğim evine doğru gitmeye başladım.

Bitmişti.

Annem için geldiğim bu yerde bu kadar nefreti kaldıramazdım. Saatler önceki gözümün içine gülerek bakan adamın az önceki çöküşü bana bir beden ağır gelir.

Benim kalbim zaten kendi acısını zor taşırken günlerce o adamın çökmüş omuzlarının ağırlığını taşıyamazdım. Annemden vazgeçmedim, bunun için başka bir yol bulacaktım.

Sadece burada daha fazla duramazdım. Apartmana girdiğim de anahtarımın olmadığı gerçeği suratıma çarptı. Tam kendime yakaracakken arkamdan birinin geldiğini duydum.

Hızla döndüğümde Alaz'ı beklerken Yekta'yı görmek şaşırttı. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. Hemen dibimden sağa doğru eğilip kapıyı açtı. Yakınlığı zorlukla yutkunmama sebep oldu anında ve geçmem için geri çekildi. Açtığı kapıya bakıp tekrar ona döndüm.

"İyi misin?" Diye sorduğunda şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. Cidden mi? O bana iyi olup olmadığımı soruyor öyle değil mi?

Dalga geçer gibi güldüm ister istemez. Dudaklarımı yalayıp hiç bir şey demeden arkamı dönüp eve girecekken kolumu tuttu. Zorlukla derin nefes alıp kendimi sakinleştirdim.

Dolu olduğumu, ağlamak üzere olduğumu görmüyor mu?

"Gerçekten soruyorum," dediğinde gözümü devirip ona döndüm. "Gerçekten umurumda değil," diye oynattım dudaklarımı. Kolumu elinden kurtarıp ona döndüm.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin