Bölüm 27

16.5K 962 223
                                    

Keyifli okumalar! Bol bol yorumlarınızı görmek istiyorummm

****

Kalbin ve aklın savaşı.

Ayaklarımı zorlayarak hızlı koşan Yekta'dan kaçmaya çalışıyordum ve kafamın içinde tek bir cümle geçiyordu.

Kalbin ve aklın savaşı.

Şimdi durup yüzü açarak ona dönebilirdim. Şimdi ben Aven'im diyebilirdim. Bunu gerçekten söylemek istiyordum. Fakat ne zaman söylemek istesem gözümün önüne Zeliş'in kanlı evi geliyordu.

Söyleyemezdim. Ortada çok başka şeyler dönüyordu. Ben Karadul'dan olduğumu bilmeden geldim buraya ve en büyük amacım, annemi bulmak. Karadul'un mahallesinde olduğumu görünce ve tek başıma geçmişimle savaşamayacağımı görünce ise onlardan yardım almak istedim. Ve yine aslında Karadul'dan olduğumu bilmiyordum.

Fakat bunu gizemli adam ve Zeliş biliyordu. Gerçekten başka bilen var mı hiçbir fikrim yoktu fakat gizemli adam bizi büyütürken sanki Zeliş buradakileri oyalamak istiyordu.

Ortada çok büyük olaylar vardı. Ve biz iki şeyle savaşıyorduk.

Birisi benim geçmişim, diğeri Karadul'un geçmişi.

Karşımızda korkusuz ve öldürmekten asla çekinmeyen düşmanlar vardı.

Kolumdaki akıllı saatten Gözde'yi aradım. Kısa bir süre sonra açtığı gibi araya mesafe açtığım Yekta'nın duymayacağı şekilde, "Maskeni tak saçlarını benim gibi gizle ve taksi durağının altında ki sokağın köşesinde saklan. Oraya geldiğimi gördüğün an sanki benmişsin gibi Yekta'dan kaç."

Onaylayan sesini zorlukla nefes aldığım sıralarda duymuştum ve Yekta'yla aramı açmak için daha fazla yüklendim bacaklarıma. "Ben yerimdeyim," dediğini duydum kapanmayan telefondan. "Hemen yanındaki kapıdan gireceğim ve sen arkana bakıyormuş gibi kendini Yekta'ya gösterip kaçacaksın. Sakın yakalanma sakın!"

Gözde'nin durduğu köşeye geldiğim gibi uzattığı yumruğuna vurup hemen dibindeki kapıdan girdim. "Beni gördü ve kaçıyorum," dediği gibi kısa süre sonra yüksek ayak sesleri geldi. Hemen kapının dibinde Yekta'nın durduğunu hissedince gerildim. Ses çıkarmamaya özellikle çalıştım. Derin ve sesli nefesler almamaya çalışıyordu. Bugün Aven gibi değil de hırsız gibi giyindiğim için korkusunu anlayabiliyordum.

Ve bu korkunun bana pahalıya patlayacağını da biliyordum.

Yine sert ve aceleci koşar adımları duyduktan birkaç dakika sonra geldiğim yolu tekrar koştum eve ulaşana kadar. Eminim ki Yekta şu an herkesi ayaklandırmıştı. Hızlı olmam ve onlar kilitli odayı onlar kırmadan önce yetişmem gerekiyordu.

Evin sokağına girdiğimde artık nefes alamayacak durumdaydım ama değil durmak bir saniyeliğine tökezleyemezdim bile. Evin kenarından odamın penceresine geldim ve hala duran halata seri bir hareketle tırmandım. Halatı çekip yatağımın altındaki valize attım yanına şapkamı kıyafetlerimi de atarak valizi kilitledim ve kenardaki pijamalarımı aldığım gibi evin dış kapısı gümbürdedi.

Bir anlık donup kalan aklım beni bozguna uğratsa da aceleci bir şekilde odamın kilidini açıp hemen koridorun sonunda aynı zaman odamın dibindeki banyoya girdim. Tuvalet dış kapının arkasındaydı ve oraya girecek zamanım yoktu. Hızlı şekilde üzerimi değiştirip kirli sepetine yarım atletimi ve siyah taytımı attım. Kapının sesi tüm ev halkını kaldırmıştı. Dışarı da bir telaş vardı ve ben kendimi sakinleştiremiyordum. Hızlı nefeslerim dinmiyordu hem yakalanacak olma korkusu hem de heyecan ellerimi ve bacaklarımı titretiyordu.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin