Bölüm 17

19.9K 1.1K 407
                                    


Keyifli okumalar! 


*****

"Burada ne oluyor lan böyle?" Çakır'ın elindeki telefona bakarak söylediği cümleler aslında hepimizin aklında dolanan sorulardan ibaretti. "Tamam, toparlayın artık kendinizi. Karadul ilgilenir gerisiyle," diyen Yekta anlamadığım şekilde Çakır'a dikmişti gözlerini.

Çakır telefonunu kapatıp cebine koyduğu sırada oturduğum yerden dizlerime vurarak doğruldum. Gözlerin bana döndüğünü görünce "Ben dükkana yardıma gideyim," demiştim ki Yekta da hemen benim gibi ayaklandı. "Hiç uyumadığının farkında mısın, Cepçi?" Omuzlarımı silkip buna zaten alışık olduğumu anlatma zahmetine girmedim. Gözleri arkada yayılmış telefonları ile uğraşan ekibe döndü. "Sen hariç hepsi ara ara uykusunu aldı. Beraber gidiyoruz, önce kahvaltı yapıyoruz sonra seni eve bırakıyorum ve sen uyuyacaksın."

Kaşlarım şaşkınlıkla hava kalktı. Yekta'ya şu birkaç gündür bir şeyler olmuştu. "Anneanneme yardım edeceğim. Ayrıca uykumda yok olsaydı ben kendim giderdim uyumaya." Yekta bana yandan bakıp arkasında kalan ekibe doğru parmaklarını şaklattı. "Kahvaltıdan sonra dükkana yardım ediyoruz." En az benim kadar yorgun duran gözleri bana döndü.

"Yardım edecek adam çok merak etme," deyip yerdeki çantamı aldığı gibi bana uzattı. Sinir olmuş bir suratla hızlıca aldım çantamı ve diğerleri kalkarken önden sert adımlar atarak ben indim.

Uyumayı ben bilmiyordum sanki. Uyumuyorsam zaten bir bildiğim var diye uyumuyorum. Kabus görmek falan istemiyorum ben. Yorgunluktan bayılacak raddeye gelene kadar dayanıyorum hep. Bayılınca da zaten rüya bile görecek halde olmuyordum.

Mavi büyük demir kapıdan çıktığım gibi yine büyük bir kalabalık karşılamıştı beni. Geçen gün yaşadıklarım aklıma gelince kendime engel olamadan bir adım geriye gittim. İçimde küçük bir kız çocuğu olduğunu hatırladım. Sırtım birisine çarptığı gibi amonyak kokusu burnuma dolmuştu. Acı kokusunu derin nefes çekerek solurken o bir anda elini belimden karnıma doğru sardı. Tüylerim içimde oluşan hisle diken gibi oldu.

"Korkma," derken çıplak karnımda hissettiğim dokunuş gıdıklanmama sebep olmuştu. Korkmamıştım aslında. Refleks olarak karnımı içime çekmiştim. "Bir daha öyle saçma bir şeye kalkışamazlar." Beni eli hala karnıma doğru sarılı şekildeyken yürütünce ona yapışan bedenim gerilmişti.

Kalabalık mahallelinin arasında gördüğüm gençlerde buna tuz biber olmuş olabilir. Onlar benden gözlerini kaçırırken ben kaşlarım çatılı şekilde hala onlara bakıyordum. Kim dövmüş onları böyle? "Yekta neler oluyor böyle? Haberler ne diyor?"

Kalabalıktan konuşan bir adam ile Yekta elini karnımdan çekti. Hala vücudum ona değiyordu fakat hafif yana kayarak elini belime koydu. "Haberler yalan söylüyor abi. Dünden beridir Karadul'da bizde uğraşıyoruz. Hatta," deyin kolunu iyice bana sarıp baktı. "Asıl işin büyüğünü Neva yaptı. Karadul'un ipten kurtulmasında büyük yardımı dokunuyor." Ne diyeceğimi ya da nasıl hareket edeceğimi bilemedim bir an. Bu kadar insanın böyle bana bakması utanmama sebep olmuştu.

Kimseye bakmamak için kafamı başka yerlere çevirdim. O sırada sokaktaki MOBESE kameraları dikkatimi çekti. Eski bir mahalleydi fakat mutlaka bir kamera olmalıydı. Önce mahalleye tekrar gidip göz atmam gerekiyordu.

Adamın bana karşı yumuşayan gözleri tekrar Yekta'ya döndü. "Peki ne yapacaklar şimdi? Herkes onları kötü sanıyor. Karadul'un yardımı dokunmayan insan çok azdır. Onları gösterelim, belki herkesin fikri değişir gerçeği görünce." Adamın sözleri ile bana değen kol kasının gerildiğini hatta belimi daha sert sardığını hissettim. Anlam veremesem de adamın dediklerinin kendisine uymadığını anlamıştım.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin