Selammm. Biraz geç geldi farkındayım.... Kusura bakmayın lütfen. Uzun bir bölüm oldu.
Uyarı: Bölüm ortalarında+18 sahne var. Okumaktan rahatsız olan atlayabilir. Ayrıca ilk defa yazıyorum, UTANDIM!
Keyifli okumalar.
****
Neva'nın terk edeceği günün birkaç gün önceki gecesi...
Gece tüm İstanbul'u karanlığı altına alırken duyulan ayak sesi patlattı sessiz mezarlığı. Görmezden gelmesi için yüklü miktarda rüşvet verdiği mezarlık bekçisi sözüne uyarak ortalıktan kaybolmuştu.
"Bundan emin misi ?" Diye soran adam karşısındaki kararlı duran genç adama bakarken ister istemez içi ürperiyordu. Elindeki kazmayı toprağa bastırdı ve ona dayanarak karanlık mezarlıkta göz gezdirdi.
"Eğer bir kemiğe denk gelirsek örnek alıp mezarı geri kapatırız."
Adam karşısındaki genç adamın dediği şeyle midesi bulanmışcasına titredi ve yüzünü buruşturdu. "Bu kadar da soğuk kanlı olunmaz ki," diyerek serinleyen havaların soğukluğunu hissederek ceketinin fermuarını çekti. "Kime çektiğin belli."
Duyduğu cümleyi hazmedemeyen genç adam kafasını çevirdi.
Yazın bitmesi ve havaların soğuması sanki kendine hiç uğramamış gibi sadece tişörtle duran genç adama baktı. Dalgalı saçlarını geriye atıp karşısında birbirlerine yakın duran mezarlıklara baktı. "Hangisinden başlıyoruz?" Diye sorunca adam sıkıntı dolu nefes çekti.
"Fark etmiyor," deyince gözü iris çiçeklerin süslediği mezara kaydı. Bunu daha önce yapmıştı. O mezarı tek başına, yine böyle gökyüzünde ayın koybolduğu bir gece sinir krizleri geçirerek kazdı ve sarsıcı gerçeklerle karşılaştı. Ve yine yanında aynı adam vardı.
"Tuğba'yla başlayalım," diyen adamın sözünü dinleyerek elindeki küreği toprağa saplandı genç adam. Yaşadıklarının ve yalanların içinde büyüdüğü gerçeği kendisinin tüm sinir sistemini bozuyor ve bu toprağı daha hızlı bir şekilde kazmasına sebep oluyordu.
Olayların nereye gideceğini artık kestiremiyordu, sadece kaybedecekleriydi onu korkutan. 27 yaşına kadar hiçbir şeyden korkmayan kendisi ilk defa kaybetmekten korkuyordu. İlk defa ne yapacağını bilemeyeceği bir çıkmazda hissediyordu kendini.
Ellerindeki gerçek sandığı tüm bilgileri artık araştırmalı ve neyle savaştığını çözmeliydi. Oyunu kendi safına çevirmelidi, her zamanki gibi aklını kullanmalıydı.
Nefes nefese kalmış bir şekilde geri çekilip elindeki küreği yere attığında aynısını adamda yapmıştı. Elindeki toprakları umursamadan pantolonuna sildi ve iki adam acıyla birbirlerine baktı.
"Gerçekten boş olanlar var," diye mırıldandı genç adam. Diğeri ise gecenin karanlığında bile parlayan gözlerini yanina çevirdi. "Ya dolu mezarların içindekiler de onlar değilse?"
Acı veya mutluluk neyi hissedeceklerini bilmeyen bu adamlar derin nefesler alarak mezarlığa bakmaktan başka bir şey yapamıyorlardı.
Koca bir yalan vardı. Hatta belkide bir den fazla yalan.
"Bunca yıldır kandırıldık. Bunca yıl bir hiç uğruna hayatımızdan vazgeçtik," dedi genç adam. Hayatını adadığı, hatta kendiyle birlikte arkadaşlarının da hayatlarını adadıkları bu uğurda hayallerinden vazgeçtikleri, aile mirası aslında bir hiçmiş...
"Ama bunun hesabını soracağım. Yemin ederim bize dayattıkları bu hayatın hesabını soracağım!"
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADUL +18 - TAMAMLANDI-
Narrativa generaleGerçek aile, illegal grup kurgusu Çocuklar ruhlarına sızan Karadul'un gölgesine sığınırken gelecek tekrar yazıldı. Anlaşma yapıldı ve geleceğin sillesi hayat, çocukların sinesine Karadul imzası kazıdı. Çocuklar büyüdü, sinelerindeki Karadul imzası...