KEYİFLİ OKUMALAR!
****
"Ne dedi bu kız şimdi?" Diye soran Çakır'a baktı Yekta. Derin nefes alan Yekta gözünü arada sırada bana çeviriyordu. "Lokanta işi için olumlu dönüş gelmiş heriften." Yekta'nın dediklerinden sonra Çakır gülerek "Oh be iş bizim desene," dediğinde Yekta göz devirmeden edemedi.
"Yine başladın oldubitticiliğe," dedi az önce kafeden çekip giden kız. Çakır bu laflara alışıkmış gibi omuzlarını silkti hızlıca. "İşin büyüğü halloldu ya ona bakalım." Yekta doldurduğu çayına şeker attıktan sonra Çakır'a baktı. "İşin büyüğünü Neva halledecek," deyip bana baktı kısaca.
Kafasıyla oturdukları masayı gösterip oturmam için hareket yaptı. Ayağa kalkıp çakır ve Yekta'nın arasındaki sandalyeyi çekerek oturdum. Sandalyeyi bilerek geriye çekip kendilerinden uzaklaştığımın ikisi de farkındaydı. Çakır gözlerini devirerek "Her neyse sonuçta Neva bize ihanet etmezse," derken yandan bana baktı. "İşi halledeceğiz."
Beyaz saçlı kız kafasını iki yana sallayıp "Canımızı emanet ettiğimiz kişi Nihan'ın kızı. Hala inanamıyorum." Yüzüm gerildiği gibi gözlerimi kapatarak kendimi sakinleştirdim. Elime defteri alarak hızlıca "Annem hakkında bir daha böyle konuşursanız kötü olur!" yazarak yırttığım sayfayı kızın önüne ses çıkacak şekilde bıraktım.
Eline aldığı kâğıdı okuyan kız sinir olacağım şekilde kıkırdayarak oturduğu yerden kalktı. Tam karşıma geçip bana tiksinti dolu bakışlar attı. "Mesela ne olur? Anlatsana biraz."Alaylı şekilde dediği şeyler yüzünden dişlerim birbirine girecekti neredeyse. "Asya kes sesini!" diye bağıran kişi bilişimci olandı. Ayağa kalktım ve tam Asya denen kızın karşısında durup gözlerine nefretle baktım.
8 yaşımdan beridir ben ilk defa şimdi konuşmak istiyordum. Dolan gözlerimin akmaması için dişlerim sıkıyordum ve gözlerimi adı Asya olan insanlıktan gram anlamayan kızdan ayırmıyordum.
İnsanlar konuşamayınca sanki içinde koca bir yumru onları yok ediyormuş gibi hissediyor.
Acıyla yutkunup not defterini tekrar kaldırarak titreyen ellerimi umursamadan yazmaya çalıştım. "İnsanların kusurlarıyla dalga geçeceğime bir daha hiç konuşmamayı yeğlerim." Yırttığım kâğıdı Asya'nın göğsüne bastırarak bıraktığım gibi tezgâhın arkasına doğru yürüdüm.
Bilgisayarımın çantasını alarak masanın üstündeki eşyalarımı toplamak için geri döndüm. Hala bıraktığım gibi ayakta duranlara kısaca baktım. Asya'nın 5 karış suratından ve Yekta'nın elinde olan kâğıttan anladığıma göre kâğıdı hepsi okumuştu.
Çantanın tek kulpunu taktığım gibi kapıdan çıkmıştım ki kolumu birinin tutmasıyla ona döndüm. "Nereye gidiyorsun dilsiz cepçi?" kolumu sinirle çektirdiğim gibi "Sana ne?" dedim. Dışarıdan bakıldığında çok tuhaf bir iletişim olabilirdi ama en azından benim için oldukça normal hissettiriyordu. "Hem bana cepçi demeyi kes! Dilsiz olabilirim ama cepçi değilim!"
Hafif kalın duran kaşları havaya doğru kalktı. "Dilsizliğini kabul ediyorsun," dediğinde yüzündeki ifadeyi anlayamamıştım. Kaşlarım çatılı şekilde anlamsız bakışlar attım Yekta'ya. "Dilsizliğimi hep kabul ettim," derken yanımızdan geçen bir adam bana tuhaf bakışlar atmıştı. Başka zaman olsa bu beni güldürebilirdi ama şu an sinirlerim tepemdeydi.
"Konuşamamak benim işime geliyor çünkü eğer konuşabiliyor olsaydım şu an yaşamıyor bile olurdum. Ve ben dalga geçilmediği sürece kusurumla ilgili her söyleneni normal karşılarım."
Söylediklerim ona o kadar ilginç geldi ki kısa bir süre sadece bana baktı. Kaşları çatık bir şeyleri anlamaya çalışır şekildeydi. O kadar kıvrak zekâya sahip ki bazı şeylerin anlamını herkesten iyi kavrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADUL +18 - TAMAMLANDI-
General FictionGerçek aile, illegal grup kurgusu Çocuklar ruhlarına sızan Karadul'un gölgesine sığınırken gelecek tekrar yazıldı. Anlaşma yapıldı ve geleceğin sillesi hayat, çocukların sinesine Karadul imzası kazıdı. Çocuklar büyüdü, sinelerindeki Karadul imzası...