Bölüm 32

12.7K 910 261
                                    


Biraz kısa oldu ama diğer bölüm daha uzun ve daha çabuk gelecek.

Keyifli okumalar. 


****


Kolumdaki saate bakıp hızlıca eşyalarımı camdan aşağıya bıraktım. Çok yüksek olmadığı için eşyalarımı aşağıya sarkıtmamla yeri bulmaları bir oluyordu. Yumuşak ve sessiz adımlarla banyodaki eşyalarımı da alıp sırt çantama koydum.

Bu eve buradan hiç gitmeyecekmişim gibi yerleşmiştim ama hayat her zaman planladığın gibi gitmiyordu. Tam da şu an anneannemlerdeki tüm eşyalarımı topluyordum. Karadul'u da diğerlerini de Yekta'yı da terk ediyordum. Bu terk ediliş aslında tek taraflı değildi.

Göğsüm buradan gitmenin vermiş olduğu acıyla cayır cayır yanıyordu.

O kadar alışmıştım ki, o kadar ailem yerine koymuştum ki akan gözyaşlarım yaşadığım kırıklığa tuz biber olup kendime sinirlenmeme sebep oluyordu. Sırt çantamı da takarak pencereden aşağıya sarkıttım bacaklarımı ve derin nefes alıp atladım.

Burası yalan doluydu, kimse gerçeği göremiyor sanki herkes kördü. Koca yalanlarla atılmış temelin üzerine dostluk, aile kurulmuştu. O kurulan evin bir duvarı da ben olacaktım ve ilk depremde paramparça olan ilk duvarda ben olacaktım. Buna izin veremezdim.

Valizimi yerden kaldırıp diğer çantamı da üzerine koymuştum. Kasamı ve mönütörümü götüremeyeceğim için onları burada bırakmıştım fakat zaten evimde daha iyi bir sistemim vardı.

Ses çıkarmamaya özen göstererek tam dönüp gidiyordum ki, "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diyen ses olduğum yerde donup kalmama sebep olmuştu. Kalbim korkuyla boğazımda atarken hiç beklemediğim o kişi konuşmaya devam etti. "Bana dön!"

Zorlukla nefes alıp ona doğru döndüm. Yüzündeki dehşet ve hayal kırıklığı içimi parçalarken, bildiğim yalanları anlatamıyordum. Ona nasıl diyecektim, benim hayatımı mahveden adamın oğluna aşık oldum diye.

Hayat daha ben doğmadan bizi ailelerimiz yüzünden karşı karşıya getirmişken ben nasıl onun yanında, onun kollarında uyumaya devam edebilirdim?

"Özür dilerim," diye fısıldadım. Fısıltım kısıktı ve ağlamamak için kendimi sıktığımdan sesim o kadar boğuktu ki duyduğundan bile şüpheliydim ama duymuştu. Hatta özürüm onu daha da sinirlendirmişti.

Sinirle koluma yapıştı ve "Bu sefer ailemden birinin daha bana bir şey açıklamadan çekip gitmesine izin vermiyorum," deyip çekiştirdi. Kolumu bırakmadan çekiştirmesi diğer elimde sürmeye çalıştığım valizi devirip duruyordu.

"Bin şu arabaya, nereye gidiyorsan bende geliyorum ve her boku bana anlatıyorsun!"

****

BİRKAÇ GÜN ÖNCESİ....

Çakır...

Ellerim, korkunun ruhuma kadar talan etmesi sebebiyle tir tir titriyordu fakat umurumda asla değildi. Kaybetme korkusu içimi karınca istilası gibi talan ederken geri kalan ayak izleri nefesimi bıçak gibi kesiyordu.

Sinirimin yarattığı canavar yumruk yaptığı eliyle demir kapıya bağırarak vurdu. Elimdeki belli başlı sızı korkumun altında ezilirken nefes nefese arkamı dönüp biçare titreyerek küçülmüş gözleriyle bana bakan Neva'ya baktım.

Küçücük kaldığı battaniyenin içinde acısının boncuk gibi parladığı gözleriyle bana bakıyordu. Ölümün buz nefesi sanki tüm vücudunu sarmışcasına titriyordu.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin