Bölüm 16

19.7K 1.1K 231
                                    

Keyifli okumalarrr! Lütfen yorumsuz geçmeyin:)

****

Gürültü yapan motorumu kenara park ettiğim gibi elimdeki telefondan açtığım konumu takip ettim. Emre'den aldığım konum tam karşımdaki 10 katlı binayı gösteriyordu.

Kalabalık olmasa bile fazla dikkat çekeceğini bildiğim için ağzımdaki fuları çıkardım. Açık saçlarımı önüme doğru çekip şapkamı taktım ve önünü alnıma doğru indirdim.

Dokuzuncu kat daire 18'di gitmem gereken yer. Derin nefes alarak binadan içeriye girdim. Görevli kadının gözü bana dönünce yüzümü göremeyecek şekilde eğildim. "Canım kaçıncı kat demiştin?" derken biraz da sesli konuştum kadının sesimi duyabilmesi için. "Umarım doğru binaya girmişimdir. Heh öyle mi? Tamam o zaman ben asansörle direk çıkıyorum."

Kadın misafir olarak geldiğimi anlamış olacak ki dikkatini başka yöne verdi. Hızlıca asansöre binerek tuşa bastım. Birkaç dakikanın sonunda tam 18 numaralı dairenin başına gelmiştim. Etrafa kısa göz attıktan sonra cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı açıp içeri girdim.

Bir yetimhane müdürü için fazlasıyla lüks bir daireydi.

Anahtarı kaybetmemek için cebime koydum çünkü adam fark etmeden bunu Emre'ye tekrar vermem gerekiyordu. Biraz dağınık olan salona kısa göz attım ardından kapalı kapıları açarak yatak odasını aradım. Koridordan açtığım ilk kapı şansıma yatak odası çıkmıştı. Saçılmış kıyafetler, dağınık yatağa hiç bakmadan çekmeceleri kurcaladım.

Özel olarak aradığım bir şey yoktu artık ne bulursam diyerek girdim. Bir iz olmalıydı onlara dair. Onlara çalıştığı belliydi. Çekmeceler ve dolaplarda bir şey çıkmamıştı. Dikkat çekmeyecek şekilde dağıtıyordum çoğu yeri ise geri düzeltiyordum.

Yatak odasında arayacak tek delik kalmayınca odadan çıktım. Karanlık koridordaki ikinci kapıyı açtığım gibi ışığı yaktım. Hazine bulmuş defineci gibi yüzüm aydınlanmıştı. Çalışma odasıydı. Masasının üzerindeki kağıtları çok fazla dağıtmadan incelemeye devam ettim. Çok önemli şeyler yoktu çoğu yetimhane ile ilgili şeylerdi. Ajandalarını karıştırıp masasındaki çekmeceleri inceledim.

Birkaç çocuğun resmini bulmayı beklemiyordum. Yetimhanede olan 3 çocuğun resmi ve ben bunları tanımıştım. Hemen ortasındaki resimde Sefa'nın gülen yüzü canımı yakmıştı. Yanındaki iki çocuk hala bulunamamıştı. Umudum bugün onlara dair bir şeyler bulmaktan yanaydı. Resmi aldığım yere bırakıp iki gözlü meşe odunundan yapılmış eski dolaba yürüdüm. Antika duruyordu ve neden böyle bir dolabın burada durduğunu içini açınca anlamıştım.

Bu dolaplar içi kilitli çekmecelerden oluşan dolaplardı. Ayrıca oldukça sağlam kilitlere sahiplerdi. Yanımda getirdiğim maymuncu çantamdan çıkardığım gibi kilidi açmaya çalıştım. Tek kilitli gözü vardı diğer yerler raf halindeydi ve ilk üç raf hariç gerisi boştu.

Sert kilit sesini duymamla maymuncuğu çekmem bir oldu. Yavaşça geniş büyük çekmeceyi çekerek içerisine baktım. Üst üste binmiş dosyalar, birkaç USB ve CD'ler vardı. CD'ler artık sararmıştı oldukça eski duruyordu. Dikkat çekecek kadar yığınlaydı aynı USB'ler gibi.

Kafam bir anda durdu ve ne yapacağımı bilemedim. Elimi önce dosyalara attım ve olduğum yere çökerek incelemeye başladım. İncelememim yetişeceğini sanmıyorum çünkü oldukça kalınlardı. İlk dosya en kalın olanıydı kapağını açtığım gibi isim listeleri karşıma çıktı. Kaşlarım merakla çatılırken hızlı hızlı sayfaları geçtim.

Bu dosya tamamen isim listesinden oluşuyordu. "Bu da ne?" diye mırıldandım. Tekrar listenin başına geldiğim an Sefa'nın ismi dikkatimi çekti. "Hasiktir! Çocukların listesi," dedim büyük bir şaşkınlıkla. "Siz neysiniz böyle?"

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin