Bölüm 24

14.4K 1K 515
                                    

Keyifli okumalar !
Yorum ve oylamayı unutmayın lütfen ♥️

****

Neye uğradığımı şaşırmış, ne diyeceğimi bilememiştim. Bir ölümün kokusuna bulanan evin ortasında duvardaki kanlardan gözlerimi alamıyordum. Bu vahşetti, bir insanın kanı öldürülürken bu kadar kirlenmezdi duvarlar. Zeliş’e ne yapmışlardı?

Neden yapmışlardı?

Nefesimin daraldığını hissediyordum. Ellerim öyle bir titriyordu ki Yekta vücuduma doladığı kollarını çekip ellerimi sımsıkı şekilde tuttu. “Bana bak güzelim.” Fakat gözlerim sadece kanlı duvardaydı.

Canı çok acımış mıydı?

Sanki ilk defa neyin içine bulaştığımı fark etmiş gibi irkilmiştim. Daha birkaç gün önce o kadınla konuştum ben. Daha birkaç gün önce nefes alırken görmüştüm. Allah’ım nasıl bir savaştı bu?

“Neva bana bak,” diye ikaz etti Yekta. Elimin birini bıraktı ve çenemi nazik şekilde tutup kendisine baktırdı.

“Sakin ol,” dedi yumuşacık sesiyle. Başparmağı yanağımdaki yaşları sildi. “Ben yanındayım korkma.”

Ya onu da Zeliş gibi öldürürlerse?
İlk defa içimde büyük bir korku hissettim. Ve bu korku beni daha fazla ağlatmıştı. Kendime bir şey olacak korkusu değildi. Onlara bir şey olacak korkusuydu bu…

Ya onları da Zeliş gibi bir gün duvarları onların kanıyla süsleyen bir oda da bulursam?

Hata yaptım ben! Hiçbirine bu kadar bağlanmamalıydım. Belki de onları bu işe hiç sokmamalıydım. “Şimdi sıra bizde,” dedim fısıldayarak. O kadar kısık çıkmıştı ki sesim Yekta’nın duyduğunu bile kaşlarını çatana
kadar anlamamıştım.

“Bizi de öldürecekler.”

Yekta çok kısık bir şekilde de olsa konuşmuş olamama şaşırmadı fakat çatılan kaşları söylediklerimi beğenmemişe benziyordu. Ellerini yüzüme sarıp bana doğru yaklaştı.

“Sus,” dedi benim gibi kısık şekilde. “Konuştuğunu kimse bilmesin.”

Kendisi biliyor muydu?

“Gel benimle daha fazla durma burada,” deyip elimden tuttuğu gibi beni apartmandan dışarıya çıkardı ve biz dışarı çıkana kadar elimi bırakmadı. Bıraktığında ise önce çantama uzandı ve içindeki hapı çıkartıp “Su alayım bekle,” diyerek dönüp gidiyordu. Fakat durması için elinden tutup zaten minik olan ilacı susuz şekilde içtim. İçtiğimden emin olduktan sonra hala zangır zangır titreyen bedenimi kaldırama oturttu.

Sanki bir bebekmişim gibi benimle ilgilenişinin hemen ardından telefonunu çıkartıp benden biraz uzaklaştı. Önce birini aradı bir şeyler söyledi sonra ise başka birini aradı ve evi tarif etti.

“Eve gitmek ister misin? Polis falan gelecek birazdan.”

Kafamı iki yana doğru salladım. En azından biraz daha iyiydim ve gelecek olan polisleri analiz etmem gerekiyordu. Yekta hemen yanıma oturdu ve elimi tuttu. “Daha iyi misin?” Değildim bu yüzden iyiyim demeye gerek yoktu. Kafamı iki yana doğru salladım ve gözümden akan yaşları sildim.

“Belki bana konuşacağını öğrendiler ve bu yüzden öldürdüler onu.”

Dudaklarımı okuduktan sonra kolunu belime sarıp beni kendine yasladı.
“Seninle alakası yok. Zaten birilerinden korunmak için o şekilde davranıyordu muhtemelen onu da ortadan kaldırmak istediler. Çünkü bir şeyler biliyordu.”

Tıpkı benim gibi. Benim öldürülme emrim ile Zeliş’in bir anda öldürülmesi tesadüf olamazdı. Beni de hem kaçırmışlar hem de neredeyse arabayla ezeceklerdi. Beni öldürmeyi başaramadılar ve başarmaları kolay değildi, çünkü Karadul hemen dibimdeydi.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin