Bölüm 15

20.5K 1.1K 279
                                    


Keyifli Okumalar! 

Bol bol yorum yapıp bu bir haftadır hasta yatan Rey'i sevindirin. shjdjhjhdj

*****

Yekta'dan...

"Yani Aven kız mıydı?"

Eslem'in sorusu gözlerimi devirmeme sebep olmuştu. Benim kafa sallamam ile Eslem sevinç çığlığı attı Enes ise yenilgiyle masaya vurmuştu. "Çıkar parayı çıkar!" diye konuşurken Enes'in yanağından makas almışlardı.

İki gün önce Aven'in cinsiyeti üzerine iddiaya girmişlerdi.

Tam o sırada Çakır ve Vedat abi de odaya girdiler. Oto yıkamanın üst katındaki evdeydik. Burası bizim yerimizdi. 3 odası vardı biri ekipmanlarımızın olduğu odaydı orası hep kilitli olur. Diğeri, bilişim odası gibiydi ve Enes'in yeriydi daha çok. Çünkü çoğu işleri oradan yürütürdük. Son oda ise kapıdan girildiği gibi açılan odaydı. Toplantı yaptığımız bir masa, sayımız kadar da armut koltukları ve televizyon dışında başka bir şey yoktu. Şimdi ise önemli durumu konuşmak için masanın etrafından ekibin toplanmasını bekliyordum.

Tek bir uyku girmedi gözüme bu yüzden sapık gibi sabah kadar Neva'nın odasını izledim.

"Önemli durum dedin, evden nasıl çıktığımı bilmiyorum," derken bir sandalye çekmiş oturmuştu Vedat abi. O arada Enes'in yenilgisiyle dalga geçen Çakır ve ekibin diğerlerinin dikkatini çekmek için elimdeki dosyaları sert bir şekilde attım ortaya.

"Durum düşündüğümüzden daha büyük," deyip ellerimi masaya yaslayarak öne doğru eğildim. "Hatta Neva'nın başı büyük ihtimal derde girecek." Vedat abi ve Çakır anında duraksayıp merakla öne doğru doğruldu. "O ne demek?" diye konuştu Çakır dövmeli alnındaki kaşlarını çatmıştı. "Neva ne alaka?"

"Şu alaka," diyerek dosyalardan birini aldım fakat açmadım. "Ne olduklarını bilmediğimiz bir grup pezevenk belli aralıklarda, çocuk kaçırıyorlar. Bunlar yetimhaneden kaçırılan çocuklar çoğunlukla çünkü emniyet prosedürü kolay halloluyor," derken bu bilgileri Aven'in hazırladığı dosyadan okumuştum. "Yaş sırı var mı bilmem ama kaçırılan çocuklar küçük bir eski binada tutuluyormuş. Ve ölen çocukları ise ortaya çıkmaması için o binada bulunan soğuk oda deposu olan odaya atıyorlarmış."

Her ne kadar normal şekilde anlatıyor olsam bile içimdeki kasırgayı bir ben bilirim. Anlatmak o kadar zor ki. Yaşanan o acıları tahmin etmek bile imkansız. "Çocukların ölüm sebepleri belli mi?"

Elimdeki dosyayı sıkarken amacım sakinleşebilmekti. Sıkıntılı bir şekilde sakallarımı kaşıyıp soruyu soran Giray'a döndüm. "Kimisi alınan organ ameliyatında, kimisi açlıktan, kimisi istismardan, kimisi oranın şartından yakalandığı hastalıklardan ölmüş. Bilenen tam bir çocuk sayısı yokmuş fakat tahmini 300 den fazla." Asya'nın üzgün şekilde elleriyle ağzını kapattığını Çakır'ın ellerini saçlarında geçirerek ensesinde durdurduğunu, diğerlerinin ise dalgın şekilde bir taraflara bakışını izledim.

"Bilinmeyen bir sebepten dolayı, adamlar o binayı terk etmek zorunda kalmışlar. Sanırım ifşa olmak üzerelermiş. Fakat nereden baksanız henüz daha yaşayan 150'ye yakın çocuk varmış. Geri kalan tüm çocukları ise diğer ölen çocukların cesetlerinin bulunduğu depoya kilitliyorlar ve binayı ateşe veriyorlar."

"Hassiktir! Oruspu çocukları!" diye bağırıp, masaya vurarak ayağa kalkan Çakır'a baktım. Elleri titremeye başlamıştı ve sinirlerine hakim olmakta zorlanıyordu. "Otur şuraya daha bitmedi," dediğim gibi şaşkınlıkla bana baktı. Muhtemelen soğuk kanlı oluşumu yadırgamıştı. Onun şu anki sinir harbini ben geceden sabaha kadar yaşamıştım.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin