Bölüm 9

19.1K 1.2K 148
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR!

OY VE YORUMLAMAYI UNUTMAYIN :)

****

"Bak," dedi sıkıntılı bir şekilde. "O kadın hasta. Ne dediğini bilmiyor. Annenle çocuklarken arkadaşlardı sadece o yüzden öyle diyor." Hızlı şekilde söyledikleri hiç inandırıcı gelmese de kafamı sallamak dışında bir şey yapmadım.

Yavaşta olsa istediklerimi öğrenecektim.

"Hadi girelim içeri," dedi rahat bir nefes verirken. Sorgulamayışım onu rahatlatmıştı. Önden ben içeri girdikten sonra kapıyı açık bırakmıştı Vedat. İçerinin soğukluğu kapıdan giren havayla kırılmıştı.

"Ellerin hala morarmış halde. Kansızlıktan olacak gibi değil," dedi Yekta, ben masaya otururken. Bakışları ellerimdeydi ve bu sayede herkesin bakışı ellerime düştü. "Buraya geldikten sonra böyle morardı. Sanırım soğuktan," diye fikir türetti Giray.

Boynundaki kulaklığın birini kulağına tutmuş bir şey dinliyordu bir yandan. Asosyal bir hali vardı. "Yazın ortasında açılan klimadan böyle etkilenilir mi ki?" diye konuştu Asya. Şirin bir şekilde konuşmuştu kafası abisinin omzundayken.

Ben buradayken böyle konuşmaları gözlerimi devirmeme sebep olmuştu.

Elim hızlıca not defterine gitmişti ve meraklı bakışlar arasında hızlıca yazdığımı neden bilmem ama Çakır'a doğru itmiştim. "Yaz da olsa kışta olsa üşüten her soğuk anlık hipotermiye bile sokabilir beni," diye sesli şekilde okudu yazdıklarımı.

Hiçbirinin bunu beklemediği şaşıran suratlardan anlaşılıyordu. Şaşırmaları normaldi çünkü kim yazın ortasında klima soğuğunda hipodermiye girer ki? Açlığım kendini gösterince son kez "Kahvaltı hazırlıyorum," diye yazarak masaya bırakıp ayaklanmıştım.

Masaların olduğu tarafa bakar şekilde tezgâhta kahvaltı hazırlarken Yekta'nın yanıma doğru geldiğini gördüm. Ne yapacağını merakla izlerken o kenardaki çaydanlığa su doldurup ocağa koydu.

Ardından yan tarafını tezgâha yaslayıp bana baktı. "Uyku ilaçları, görülen kâbuslar, anlık irkilmeler, hipodermi... Defterine yazdıkça daha fazla şey çıkıyor, konuşsan neler dökülecek." Elimdeki domatesleri yıkayıp kafamı Yekta'ya çevirdim.

"Konuşursam herkes susar. Konuşursam herkes utanır, kimse kaldıramaz. Sen bile."

Yekta dudaklarımı okurken anlık sarsılır gibi oldu. Bu cevabımı beklemediği o kadar açıktı ki. Tekrar önüme döndüğümde Vedat'ın bize baktığını hatta kaşlarını çatarak dudaklarıma baktığını fark ettim. Dudak okuyabiliyor muydu? Sanki söylediklerimi anlamış gibi o da donup kalmıştı.

Yekta'nın yardımı ile hızlı bir şekilde kahvaltıyı hazırlamış diğerlerinin oturduğu masaya koymuştum. Yemek işinde oldukça iyiydim. Aslında ben birçok işte oldukça iyiydim. Yaşadığım o lanet olaydan sonra tek amacım kendimi geliştirmek, kimseye muhtaç olmamak olmuştu.

Birkaç yerden ayrı para kazanıyordum zaten geçim sıkıntım hiç yoktu. Kimse bilmese de kendimi kolayca koruyabilirdim. Aven olarak çok fazla tanışıklığım olan geniş çevreli insanlar vardı.

Karadul kadar değildim belki ama hatırı sayılır bir çevrem vardı.

Karadul sokakta, yolda, her yerde yapılan olaylara el atıyor insanlara elden yardım ediyordu. Fakat ben Aven olarak sanal dünyada nam saldım. Orada hiç kimse benimle yarışamazdı. Kimse beni görmemiş olsada sanal âlemde bulunan herkes mutlaka Aven'i bilirdi.

Fakat ben tek başıma yapmak istediğim şeyi yapamıyordum. Benim Karadul'a ihtiyacım vardı ve buraya gelerek bir şekilde onlara ulaşmam gerekiyordu. Hackerlıkta benim kadar iyi değiller fakat onlara bu şekilde ulaşamam, yardım isteyeceğim şey bu şekilde konuşarak anlatılamaz.

KARADUL +18 - TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin