Alper: Okay?
Okay: İyiyim Alper gerçekten, bugünkü sekizinci soruşun.
Alper: He tamam o zaman.
Alper: Kremini ve ilaçlarını düzenli kullandın değil mi?
Okay: Evet bebeğim evet|
Okay: Evet Alper, bitti hepsi merak etme.
Okay: Gerçekten bak daha iyiyim, belimin morluğu da geçti yarın okula bile gelirim.
Alper: Sevindim o zaman.
Okay: Tekrar tekrar teşekkür ederim sana her şey için.
Alper: Önemli değil.
Okay: Sen nasılsın?
Alper: İyiyim de, kapıyı açsana.
Okuduğum kelimelerle anında şok olurken yerimden hızla doğrulunca acıyla inleyip, biraz soluklandım.
Bir süre kendime gelmek için beklememden dolayı çalmaya başlayan telefonla birlikte telaşlanıp hızla açtım.
"Alo"
"Okay, iyisin değil mi? Açabilecek misin kapıyı?" diyen boğuk ses kulağıma dolunca ağlamamak için zor durmuştum.
O benim ve Omay için bu kadar şefkatli olurken ben ona ardı ardına yalanlar söyleyip üzüyordum. Hak etmiyordum ki ben onun sevgisini, şefkatini.
"Okay, orada mısın?" Diye hafif telaşlı sesle konuştuğunda yutkunup cevaplamaya çalıştım.
"Evet, evet açıyorum kapıyı" diyerek yerimden az öncekine nazaran daha dikkatli bir şekilde kalkıp telefonu kapattım.
Belim çok daha iyi olsa da ani hareketler yapınca zonklamaya devam ediyordu.
Hızlı olmaya çalışarak kapıya ulaşıp araladım ve karşımda elinde yine poşetlerle gelmiş olan Alper'e baktım.
Yüzündeki endişeli ifade ile beni izlerken bu sefer beklemeden içeri girmiş ve boş eliyle omzuma dokunmuştu.
"İyi misin?" Diyerek yüzümü dikkatle izlediğinde yutkunup kafamı aşağı yukarı salladım.
"Emin misin? Bak yine belini tutuyorsun, yürü ya hastaneye gidiyoruz" diyerek bir anda yükselmiş ve elindeki poşeti ayakkabılığa bırakıp kolumdan tutmuştu.
"Alper dur" diyerek elinin üzerine elimi koyup durdurduğumda yine elektrik çarpmış gibi hissetmiştim.
Fazla duraksamadan kendimi toparlayıp mavi gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.
"Saçmalama iyiyim ben, sadece ani hareket edince acıdı" dediğimde kaşları çatılmış ve elini sürüyerek kolumdan çekmişti.
"Neden ani hareket ettin ki?" Dediğinde yine bir yalan bulmak zorunda kaldığımı anlayınca yüzümü buruşturup, kolundan tutarak içeri çektim ve kapıyı kapattım.
"Boşver onu da sen niye geldin?" Dememle hemen eski konuyu unutup elini ensesine atarak cevapladı beni.
"Sana yemek getirdim, hem de iyi misin diye emin olmak istedim" dediğinde kalbimdeki hareketleri görmezden gelmeye çalışsam da gözlerim dolmaya başlamıştı bile.
"İyiyim iyi, sen geç mutfağa o zaman, yiyelim birlikte ve yine teşekkür ederim" diyerek ayakkabılıktaki poşetleri alıp içeriye ilerledim.
"Ya sen arkadaşınla kalmıyor musun? Niye hiç görmüyorum onu?" Diye şaşkın şaşkın oturduğunda gülüp poşettekileri boşaltmaya başladım.
"Bu aralar biraz yoğun pek uğramıyor eve" dememle beni onaylamış ve ayaklanmıştı tekrar.
"Tabaklar nerde? Yardım edeyim sana" dedikten sonra rastgele dolapları açıp bulduğu tabakları masaya yerleştirdi.
"Kokoreç sevdiğini duydum, çok güzel yapan biri var oradan aldım, umarım seversin" diye hevesle mavi gözlerini yüzüme diktiğinde gülümseyerek kafamı salladım.
"Tekrar teşekkür ederim Alper, şu bir kaç günde senin sayende ayağa kalktım" dediğimde bunun gerçek olduğunu ikimiz de biliyorduk.
"Benim suçumdu senin öyle olman, keşke elimden daha fazlası gelseydi" dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak ona sarılmamak için kendimi tutmuştum.
"Neyse boşver geçti gitti" dedikten sonra bardakları da masaya koyup oturmuştuk.
Kendimi şu yemek masasında ilk defa bu kadar mutlu hissederken artık nasıl bir yol izleyeceğime de karar vermiş bulunuyordum.
Orhan tüm kurguların yemek ihtiyacını karşılıyor resmen sjdskcks.
Bu arada geliyor gelmekte olan bebişler hazır mısınız sjdskcks??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romantik(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir