"Okay!" Diyerek içeri giren Ali ile kafamı yerden kaldırabilmiştim sonunda.
"Oğlum ev yanıyormuş neredeyse lan! Ne yapıyorsun burada?" Diye kolumdan tutup yatağa oturttu ve yüzüme bir iki tane tokat atarak kendime gelmemi sağlamaya çalıştı.
"Yine ne oldu yavrum ya?" Diyerek beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Ara ara belimi de okşayarak sakinleşmeme yardımcı oluyordu.
"Alper'i kovdum" dememle şaşkınca elini omzuma atıp geriye çekti ve çökmüş yüzüme baktı.
"Ne demek Alper'i kovdum?" Demesiyle burnumu çekerek konuşmaya başladım. Biriyle dertleşmeye ihtiyacım vardı yoksa içimdeki sıkıntı beni öldürecekti.
"Bana Omay dedi" dediğimde yüzünden yine bir şaşkınlık ifadesi geçse de hemen toparlanmıştı.
"Ee?" Dediğinde kaşlarımı çatarak baktım.
"Ne demek ee? Omay dedi lan, hala benim kız olduğumu falan mı düşünüyor bu dingil?" Dediğimde kahkaha atmıştı.
"Oğlum ne saçmalıyorsun lan sen?" Demesiyle gözlerimi kocaman kocaman açıp cümlesinin devamını beklemeye başladım.
"Çocuk sana baştan beri Omay dediği için ağzından çıkmıştır. Ben sana adım Abdülrezzak desem ve sen hep onu bilsen sonra da adımın Ali olduğunu söylesem bana Ali demekte zorlanmaz mısın?" demesiyle ağzım ve gözlerim aynı oranda açılmıştı.
"Ben bu açıdan hiç bakmamıştım ama çok saçma bir örnek" dediğimde gülerek yanıma oturdu ve kafamı omzuna çekti.
"Hayır değil, oğlum benim bir kardeşimin ismi Cemre diğerininki Emre daha bir kere doğru isimle çağırmadım çocukları"
"Bir de Abdülrezzak iyiydi değil mi?" dediğinde ister istemez bir kıkırtı çıkmıştı dudaklarımdan.
"Yine de sevmiyor bence, hala kafasındaki Omay fikrine uydurmaya çalışıyor beni" dediğimde tepki vermemişti.
"Hem onu geç, ilk geldiği gün beni bırakıp Buse'yi hastaneye götürdü. İkisi birden olunca, üstüne bir de geçmişte yaşananlarla birlikte patladım galiba"
"Seni bırakıp karıya gitmiş demek şerefsiz" dediğinde yine gülmüştüm. Çocuk resmen iki saniyede neşemi arttırmıştı.
"Başka kimse yok muymuş götürecek kızı?" Dediğinde omzumu çekerek bilmiyorum demiştim.
"Biraz şerefsizlik yapmış şimdi dürüst olayım ama bilemezsin ya kız cidden zor durumdaysa?" dediğinde gülmüştüm.
"Bilmiyorum"
"Onu boşver de sana güzel bir haberim var, belki bu biraz rahatlatır seni, yani en azından bir dert eksilir başından" dediğinde başımı kaldırarak alttan alta yüzüne bakmıştım.
"Murat seni sevmiyormuş, pezevenk bu sefer de bana yürüyor" dediğinde gerçekten üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissetmiştim kendimi.
"Hadi lan ordan!" Dediğimde gülüp kafasını geriye attı.
"Sevmiyorsun dimi lan çocuğu, çok yakışıklı ben bir düşünürüm ha" dediğinde kahkaha atmıştım.
Murat'a pek güvenmesem de onun iyi biri olduğunu seziyordum. O yüzden ikisi birlikte tatlı bir çift olabilirdi.
"Yürü lan, yakışırsınız da" dememle kahkaha atıp saçımı öpmüştü.
"Iy iğrenç kokuyorsun lan! Kaç gündür banyo yapmadın sen pis herif" dediğinde tişörtümü tutarak kendimi koklamıştım.
"Hadi be ordan kötü falan kokmuyorum ben"
"Oğlum sen hala nezlesin koku mu alıyorsun sanki?" Dediğinde onu haklı bularak tişörtü serbest bırakmıştım.
"Ay bir de eniştenin yanında böyle miydin sen!? İyi dayanmış bak tebrik ettim herifi" dediğinde eğer öyleyse diye düşünerek utanmıştım.
Buna rağmen beni sarıp, koklayıp öpmüştü hep.
Bu düşünce yine gözlerimin dolmasına neden olurken yüzümü buruşturup gitmeden önce söylediği kelimeleri aklımdan geçirdim.
Eğer gerçekten öyleyse bile artık ben yorulmuştum ve birilerinin beni kurtarmasını bekleyecektim.
Dediği gibi seviyorsa beni bu bataklıktan kurtarmak için de çabalardı. Çabalamazsa da ben bu sevgiyi içime gömer ve hayatıma bir şekilde devam etmeye çalışırdım.
Şimdi ise kendimi toparlama vaktiydi.
Çiçekler bakın Ali ve Murat'ı buldum shxjsxnakxjax.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir