Tırnaklarımı kemirerek telefonun çalmasını bekliyordum.
Tatilimizden sonra birlikte yaşama fikrimizi hayata geçirip, uzun süredir yaşadığımız dairelerden çıkmış ve onunla birlikte ikimize yetecek büyüklükte ve fiyatta olan yeni daireye yerleşmiştik. Ali ise benden farklı olarak direkt Murat'ın evine yerleşmişti.
Eski evimin aksine daha ferah olan bu ev, içinde sevdiğimin de olmasıyla ayrı bir huzurlu olsa da şu an o huzurun zerresini hissedemiyordum.
İki gün önce artık ailesine açılmak istediğini söyleyerek giden sevgilimden hala haber anlamamıştım ve bu yüzden içimdeki kurtlar beni kemirip bitirmek üzereydi.
Gitmeden önce mutlu bir biçimde bana her şeyin güzel olacağını ve iyi haberlerle bu eve tekrar geleceğini söylese de haber alamayışım beni telaşlandırıyordu. Üstüne üstlük içimde geçmeyen bir sıkıntı vardı ki beni en çok bu öldürüyordu.
"Alper neredesin? Cevap ver artık bana" diye ağlamaya başlarken çalan telefonla birlikte hevesle dizime yaslamış olduğum başımı kaldırıp bulanık gözlerle telefona bakmıştım.
Ekranda gördüğüm isim ise beklediğimin aksine Murat olurken dayanamayıp daha fazla ağlamaya başladım bu sefer de.
"A-alo" diyerek açtığım telefonla karşıdaki adam hemen telaşla cevap vermişti.
"Okay? Ağlıyor musun sen?" Diyen Ali'nin sesiyle burnumu çekerek onayladım onu.
"Evet" derken biriyle konuşma ihtiyacı ile dolup taştığım için hemen devam etmiştim. "Alper yok! Arıyorum ulaşamıyorum, ailesine söyleyecekti bizi! Bana da ulaşmıyor Ali, içim sıkılıyor, çok kötüyüm kesin başına bir şey geldi!"
Taramalı gibi konuştuktan sonra ağlamam şiddetlenmişti ama zorla konuşmaya devam ettim.
"İçim daralıyor, duvarlar üstüme üstüme geliyor, sana diyorum Ali bak bir şey geldi başına böyle hissetmem normal değil" dedikten sonra bir müddet soluklanmak için durmuştum. O sırada karşı taraftan sesler gelse de uğuldayan kulaklarım yüzünden sadece "Geliyoruz, sakin, bekle" kelimelerini seçebilmiştim.
Alper olduğu zaman bana cennet gibi gelen ev şimdi kararmış, beni boğmaya başlamıştı. Elimi kalbime götürüp tişörtümü sıkarken, içimdeki bu sıkıntının sadece saçma şüphe bir şüpheden ibaret olmasını ümit ediyordum.
Kalbim hızlı hızlı atmaya devam ederken kendimi kanepeye atıp kafamı yumuşak yastığa yaslayarak tavana bakmaya başladım.
Belki telefonu bozulmuştu ve numaramı ezbere olmadığı için ulaşamıyordu belki de ailesi ile vakit geçirmekten beni unutmuş olabilirdi ki böyle olursa içim çok rahatlardı.
Derken hızla çalınan zil ile korkuyla yerimden sıçrayıp, bir iki sendelemeden sonra koşarak kapıya ulaştım. İçimden Alper'in gelmiş olması için dualar ederken karşımda gördüğüm deve ve cüce tekrar içimin kararmasına neden olmuştu.
"Okay!" Diyerek bana sarılan Ali ile duran gözyaşlarım tekrar yanaklarıma akın ederken, yakın birinin yanımda olmasının verdiği rahatlama ile kendimi biraz hafiflemiş hissediyordum.
"İyi misin?" Diye bana şefkatli gözlerle bakan Murat ise cidden endişeli görünüyordu.
"Değilim! Aramadı beni! Ayrı kaldığımız her gün beni en az dört kere arardı şimdi iki gündür sesi soluğu çıkmıyor! Bir şey olmuş yoksa Alper benden uzak kalmaz Ali, Murat inanın bana!" Diye ağlamaya devam ederken yüzümü Ali'nin omzuna gömdüğümde bacaklarımın beni tutmadığını hissederek kendimi yere bıraktım. Ali de benimle birlikte yere otururken mahvolmuş halime neden olan şeyin sadece kuruntu olduğunu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
"Okay, biraz sakin ol konuşalım olur mu?" Diyerek saçlarımı okşayan Ali'yi onaylasam da sakin olamayacağımı hepimiz biliyorduk.
"İki gün aramadı diye bu kadar telaş yapman normal mi?" Diyen Murat'a bakıp kafa salladığımda derin bir iç çekmişti.
Şu an bana deli gözüyle baktıklarını biliyordum ama onlara anlatamazdım bu hissi çünkü ne gücüm ne de anlatabilecek yeteneğim vardı.
Ali'nin omuzlarından tutarak kendimi geriye çekip, derin nefesler aldıktan sonra alnımı ovaladım. İki gündür ağlamaktan başka bir şey yapmadığım için artık güçten düşmüştüm.
"Murat bir su getirir misin?" Diyen Ali'ye minnetle baktıktan sonra duyduğum telefon sesiyle tüm acılarımı unutup koşarak kanepeye ulaşmış ve bilinmeyen numarayı hızla açmıştım.
"Alo?"
Karşıdan gelen tanımadığım ses içimdeki korkunç karanlığa sıkıntı tohumları serperken kendimi zorlayıp çatlayan sesimle cevapladım onu.
"Efendim" dememle karşıdaki adam sesli bir nefes almış ve konuşmaya başlamıştı.
"Sen Okay olmalısın doğru muyum?" Diyen adamı hızla onaylayıp devam etmesini bekledim. "Ben Alper'in abisi. Alper şu an hastanede, yoğun bakımda yatıyor. Yanına gelebilir misin?" Dediğinde beynimden vurulmuş gibi hissetmiştim kendimi.
Zangır zangır titreyen ellerimden dolayı telefon neredeyse düşecek gibi olsa da hemen toparlayıp konuşmaya çalıştım.
"K-kim? N-ne o-oldu?"
"Babam" yutkundu ve benimki gibi ağlamaklı bir ses tonuyla devam etti.
"Babam Alper'i vurdu"
Arkadaşlar sonraki bölümde hastaneden sahneler olacak muhtemelen ve ben de vurulma, yaralama, yoğun bakım gibi şeylere pek hakim olmadığım için o kısımları biraz üstünkörü geçeceğim haberiniz olsun. Yani yadırgamayın olur mu? Ya da yardımcı olabilecekler varsa yazsın bana ansajdja.
Öptüm sizi kocaman bebişler, görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir