"Güzelim" diyen bedenin üzerime eğilmiş bir biçimde bakması yüzümü güldürürken elimi yanağına atıp okşadım.
"Sevgilim" diyerek cevapladığımda saf gülümsemesi ile bana bakmış ve dudaklarıma minik bir buse bırakmıştı.
Nerede olduğumuzu kavrayamadığım için etrafa bakınırken, gördüğüm masmavi gökyüzü, yemyeşil çimen ve üzerindeki rengarenk çiçeklerle birlikte tanıdık olmayan bir yerde olduğumuzu fark etmiştim.
"Neredeyiz Alper'im?" Dediğimde gülümseyerek yatmış olduğum çimenlerin üzerine kendini bırakıp elimi avuçlarının arasına aldı.
"Bilmiyorum ama çok güzel bir yer değil mi?" Dediğinde hissettiğim mis gibi çiçek ve sevgilimin kokusuyla mutlulukla iç çekip onayladım onu.
"Sen yanımda olduğun sürece her yer güzel benim için" dememle gülümseyerek yan dönmüş ve yüzüme bakmaya başlamıştı.
"Ben hep senin yanında olacağım zaten güzelim. Bundan şüphen mi var?" Bu samimi ve kendine güvenen tavrı gülmeme neden olunca onun gibi dönerek yüz yüze gelmemizi sağladım.
"Beni sakın bırakma" dememle gülümsemiş ve çocuk gibi birbirine değen burunlarımızı hareket ettirip, yaklaşarak dudağımı öpmüştü.
Şehvetten uzak ve saf olan bu öpücük kalbimdeki bir şeyleri harekete geçirirken, bir anda ikimizin de kalbinin aydınlanması ile birlikte ne olduğunu anlayamadan gözlerim aralanmıştı.
Bu sefer de yine nerede olduğumu anlamaya çalışırken gözlerimi kırpıştırarak tanımadığım odaya baktım. Çatlayan başımın acısını almak için elimi kaldırıp ovarken yanımdan gelen sesle birlikte aniden o tarafa dönmüştüm.
"Günaydın" diyen Alper'in abisi ve yanında oturan Murat ile nerede olduğumu hatırlayıp korkuyla yerimden sıçradım.
"Alper uyandı mı? Nasıl oldu? İyi mi? Girdiniz mi yanına? Görebildiniz mi onu?" Diye art arda soruları sorarken ikisinin de umutsuz olan yüzü hevesimi kursağımda bırakınca dişlerimi sıkıp, yerimde dikleştim ve bir müddet bana cevap vermelerini bekledim.
"Uyanmadı, ne olduğunu anlamadığım bir kaç zırvadan sonra da giremeyeceğimizi şöylediler yanına, resmen hiçbir şey söylemiyorlar deli olacağım" diye dişlerini sıkarak konuşan adama üzgün gözlerle bakıp yüzümü ellerimin arasına aldım.
Madem şu anda elimden bir şey gelmiyordu en azından sevgilime ne olduğunu öğrenmeliydim.
"Alper'e tam olarak ne oldu? Nasıl oldu bu olay?" Diye sorarken duyacaklarımın beni sinir edeceğini bilerek çarşafı avuçların arasına alıp sıkmaya başladım.
"Öğrenmesen daha iyi" diyen adama kendimden beklenmeyecek bir şaşkınlıkla dönüp yalvarır gözlerle baktım.
"Lütfen anlat" dememle göz bebeklerinin titremesiyle onun da şu anda ne kadar acı çekiyor olduğunu fark etmiştim.
"Siktir siktir!" Diyerek elini saçına atarak, sertçe karıştırdıktan sonra sinirli bir soluk verip konuşmaya başladı.
"Alper geleceğini söylemişti. Normalde daha erken gelirdi ama bu yaz uzadı, annemin içinde bir sıkıntı vardı hep. Anneler seziyor galiba" dedikten sonra yüzünü buruşturup devam etti.
"Biliyor musun bilmiyorum ama babamız biraz sert biri. Dedem askerimiş fazla sert yetiştirmiş galiba onu ve diğer kardeşlerini" duraksadı ve yutkundu. "Aynı zamanda da homofobik, hatta üstüne bizi de yıllarca öyle yetiştiren biri" dediğinde Alper'in tavırlarını daha iyi anlamıştım.
Başımı eğip devam etmesini beklerken sıkışan kalbimle birlikte bu durumun aksine huzurlu olan rüyamı düşünüp kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
"Alper geldiğinde bir şeyler olduğunu hepimiz sezdik. Sıkıntılı bir hali vardı, gülüyordu ama aynı zamanda düşüncelerinin içinde boğuluyordu, dalıp dalıp gidiyordu ara ara" dediğinde boğazım düğümlenmişti.
"Alper hep böyledir, fazla tutamaz içinde, sabırsız, inatçı ve biraz dik başlı sen de biliyorsundur zaten. O yüzden çekinmeden söyledi akşam yemeğinde" duraksayıp bana dönse de benim o tarafa dönecek yüzüm yoktu.
"Bir erkeğe aşık olduğunu, onunla birlikte yaşamaya başlayıp, hayatının geri kalanını onunla birlikte geçirmek istediğini uzun uzun, kelimeleri dikkatle seçerek anlattı. İsim vermedi hiç çünkü babamın kendinden önce seni öldüreceğini düşünüyordu muhtemelen. Ki haklı babam öyle yapardı" demesiyle tutmaya çalıştığım yaşlar kendilerini kurtarıp yanaklarımdan süzülmeye başladı hızla.
"Babam başta inanmadı, inkar etti ama o halde bile aşırı sinirliydi. Sonra bir anda ortam alevlendi, ikisi de durmadan birbirine bağırıyor, bir şeyleri deviriyorlardı" derin bir nefes almak için durduğunda Murat araya girmişti.
"Çok ayrıntı vermesen mi?" Derken yanıma adımlayıp, elimi saçıma atarak karıştırmaya başlamıştı.
"Dinlemek istiyorum" diye çatallaşan sesimle konuştuğumda Murat sıkıntı bir bir nefes vermişti. Alper'in abisi ise elinden gelenin en iyisini yapıp sakin bir şekilde devam etti.
"Bir anda ne oldu bilmiyorum ama babamın tepesi attı koşarak dedemden kalan silahı alıp geçti karşısına Alper'in" dediğinde ağlamam şiddetlenmişti. Murat beni omzumdan sardığı an içimden kendime küfürler etmeye başlamıştım.
"Biz daha onu durdurmaya bile fırsat bulamadan v-vurdu. B-ben, b-ben hiçbir şey y-yapamadım" derken bir elini yüzüne atıp o da ağlamaya başlamıştı. "Çok ani oldu çok, y-yoksa ben engellerdim izin vermezdim!"
Odanın içinde şimdi sadece ağlama seslerimiz yankılanıyordu.
"Benim yüzümden"
Fısıltım sessiz odada bir çığlık gibi yankılanırken, hemen sonra odayı tekrar sessizlik kaplamıştı.
"Ben o mesajı atmasaydım, şu an mutlu bir şekilde sizinle ve belki de kadın olan sevgilisiyle yaşıyor olabilirdi" duraksayıp burnumu çektim. "Benim yüzümden bir sürü sıkıntı yaşadı. Şimdi ya ö-" dememe Murat izin vermemiş ve dudaklarıma elini bastırmıştı.
"Öyle bir şey olmayacak" dedikten sonra elini dudaklarımdan çekip omzuma atıp sardı sıkıca. "Burada tek suçlu var o da babası. Aklıma gelmişken, babanıza ne oldu?" dediğinde dişlerimi sıkarak cevabı beklemiştim.
"Nezarethanede şimdilik ama o deliğe girmesi için elimden geleni yapacağım" dediğinde içim ferahlamıştı.
"Sen ne düşünüyorsun ilişkileri hakkında?" Diyen Murat ile konunun alakasızlığı kafamı karıştırmıştı. Gerçi konuşulanları bu kadar algılayabiliyor olmam da bir mucizeydi.
"Kimsenin ilişkisi beni ilgilendirmez, kardeşim mutlu olsun yeter" diyerek aynı dik tavırla konuştuğu anda aklıma Alper'in sinirli tavırları geldiğinde elimi yüzüme kapatıp ağlamaya devam ettim.
"Teşekkür ederim" dediğimde adım sesleri gelmiş ve abisi tam yanımda durmuştu.
"Teşekkür edilecek bir durum yok çocuk, kardeşim uyanınca ona iyi bak yeter"
Duyduklarımdan sonra yarım bir gülümseme ile Alper'i andıran yüze baktım. Gözlerinde gördüğüm şefkat biraz olsun rahatlamamı sağlarken kafamı Murat'ın omzuna koyup gözlerimi kapatmıştım.
Buradan Alper ile mutlu bir biçimde ayrılacaktım ve bir daha böyle sorunlarla uğraşmayacaktık.
Oh sonunda düzenledim ama nasıl oldu hiç bilmiyorum çiçekler.
Bu kurgunun bitmesine bir iki bölüm kaldı, Murat-Ali finali yazar mıyım emin değilim yazmaya çalışacağım ama ne derseniz ona göre davranırım.
Neysem bebişler bu kadardı söyleyeceklerim. Hepinizi uzun bir aradan sonra öpüp kaçıyorum. Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir