Bir kaç gündür olduğu gibi yine ruhsuz bir biçimde okula gelmiştim.
Murat denen şerefsiz ve Alper yüzünden okulda geçirdiğim zaman dilimini minimum seviyeye indirsem de mecbur sınavlar için gelmek zorunda kalıyordum.
Sınavdan önce çökmüş halimi biraz daha kendine getirmek adına kahve almaya gelmiştim şimdiyse. Ama geldiğim an bunun ne kadar rezil bir fikir olduğunu fark etmiştim.
Normalde kahvemi alıp gidecekken kantinde kızın biriyle oturan Alper'i görmem beni fikrimden saptırmıştı.
Bu kadar çabuk vazgeçmiş olması kalbimdeki yarayı daha da büyütünce sıcak kahvemden kocaman bir yudum alıp çatılmış kaşlarımla birlikte tam karşılarındaki masaya oturdum.
Asıl amacım onun bu hallerini görüp artık kalbimin ondan vazgeçmesini sağlamak olsa da her yakınlıklarını görüşümde işkence çekiyordum.
Elimi telefonuma atıp saate bakarak sınavıma daha zamanımın olduğunu görüp derin bir nefes verdim ve gözlerimi tekrar ikiliye diktim.
Rahatsız olmaları umrumda bile değildi. Şu an tek derdim içimdeki acıyı büyütmekti.
Alper arada yüzüme dönüp sinirli bir bakış atıyor, hemen sonra ise güzel gözlerini yine yanındaki kıza çeviriyordu. Bana bakarken sinirle parlayan gözleri kıza bakarken yumuşacık olunca kendimi ağlayacak gibi hissetmiştim.
Bakışlarında gördüğüm değişiklik üzüntümü arttırırken elimdeki kahve bardağının sıcak olduğunu unutup, sinirle sıktığımda tüm kahve elime boşalmış ve ben kısık bir sesle inleyerek bardağı masaya fırlatmıştım.
Kızarmaya başlamış olan elime cebimdeki peçeteyi bastırıp üzerindeki ıslaklığı aldıktan sonra bir şey olmamış gibi karşıya bakmamla beni endişe ile izleyen bir çift mavi gözü görmem bütün acımı bir anda çekip almıştı resmen.
Alper gözlerini ayırmadan elime bakarken yanındaki kız omzundan dürtüyordu. Onun bana dalmış hali biraz iyi hissetmemi sağlasa da buraya sevgimi içime gömmek için geldiğimi kendime hatırlatıp, elimi masanın altına sakladım.
Bununla birlikte gözleri benim gözlerimi bulmuş ve bir hışımla geri çekmişti.
İçten içe çığlıklar atarak sevinirken acıyan elime çaktırmadan bakıp yanığın derecesini ölçmeye çalıştım.
Neyseki hava soğuktu da kahve fazla sıcak durmamıştı, bir iki kremle bu yanık izini geçiririm diye düşünüyordum.
Bu düşüncelerle masayı izlerken önüme konan küçük buz kalıbı ile kaşlarımı kaldırarak tepemdeki kişiye gözlerimi çevirip sinirle geri çektim.
"Siktir ya!" Diye tıslayarak konuştuğumda buza bile bakmadan ayağa kalkmaya yeltensem de omzuma konan el bu çabamın son bulmasına neden olmuştu.
Adamda resmen ayı gücü vardı. Milim kıpırdayamamıştım yerimden.
"Otur lütfen" dediğinde kafamı kaldırıp heybetli bedenine bakarak sinirli bir soluk verdim.
"Seçenek bırakıyor musun?" Dediğimde hemen elini ateşe değmiş gibi çekmiş ve önüme oturmuştu.
İri bedeni görüş açımı kısıtlarken son gördüğüm şey Alper'in sinirli bakışlarla bizi izlediği olmuştu.
"Buzu eline koyar mısın?" Diye çatık kaşlarıyla konuştuğunda sinirle atıldım.
"Sen yine sapık gibi beni mi izliyordun? Ne bu tavırlar?"
"Buzu eline koy sonra konuşalım" dediğinde bıkkınlıkla nefes vererek masadaki üstüne peçete sarılmış buzu elime alıp yanık yere koydum.
Bu hareketimle birlikte elimin acısı azalırken memnuniyetle mırıldandığımda karşımdaki adamın yüzünde küçük, samimi bir gülümseme oluşmuştu.
Ne kadar ona sinirli olsam da şu yaptığı hareket beni mutlu etmişti açıkçası. Alper uzaktan sadece beni izlemekle yetinirken birinin beni düşünüyor olması ne hissedeceğimi şaşırmama neden oluyordu.
Daha iki gün önce belim morardı diye peşimde dört dönen çocuk şimdi beni gram umursamadığında benden ne kadar nefret ettiğini daha iyi anlamıştım.
"Sınavdan önce kahve içeceğini tahmin ettiğim için geldim yanına" dedikten sonra biraz yaklaşmıştı.
"Hem sana yardımcı olmuş oldum hem de kimi sevdiğini anlamış bulundum" dediğinde yutkunarak kahverengi gözlerine baktım Murat'ın.
"Ne diyorsun sen be?" Dediğimde gülümseyerek arkasına yaslanmış ve parmaklarını masaya vurarak ritim tutmaya başlamıştı.
"Diyorum ki ola ola homofobik bir şerefsize mi aşık oldun?" Demesiyle sinirle kafamı yukarı kaldırıp güldüm onun gibi.
"Yine saçmalamaya başladın sen, benim sınavımın zamanı yaklaşıyor kalkayım en iyisi" diyerek elimdeki buzu masaya fırlattım ve ayağa kalktım.
Sigara içme isteğimi sınav sonrasına saklamaya karar verip sinirle arkamı dönerek kantinden dışarı çıkmıştım.
İşler iyice boka sarıyordu ve ben artık ne yapacağımı bilmiyordum.
Çiçekler ya yine güzel bir bölüm olmadı, bu aralar hiç beğenmiyorum yazdıklarımı, özür dilerim sizden bu yüzden.
Hadi hepinizi öptüm kocaman kocaman, hatalarım varsa affedin beni, seviyorum sizi.
Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romansa(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir