43

8.9K 591 41
                                    

*Alper'in Ağzından*

Soğuk havada üşümemi bile umursamadan buz gibi olmuş büyük kayanın üzerinde yaklaşık iki saattir bekliyordum.

Gözlerimden yaşlar damlarken Okay'ın gelmemiş olmasının beni fena halde yaraladığını hissediyordum sadece.

Aramak için elim çok fazla kere cebime gitse de acaba sıkar ya da onu üzer miyim diye düşünmekten karar vermemiş, en sonunda da aramaktan vazgeçmiştim.

Pes etmeyecektim, haklıydı o da gelmemekte bir yerde. Ne diyebilirdim ki? Hakkım yoktu sesimi çıkarmaya.

Elimi yüzüme atıp çıkmaya başlayan sakallarımı hafifçe kaşıdıktan sonra gözlerimi denize diktim.

Okay ilk defa burada bana gerçekleri söylemişti. Onu ilk defa kabullenmeye başladığım yerdi burası.

Ne kadar pişman ve içten olduğu ilk andan belliyken ben inatla reddetmiştim. Onun yalan söylediğini düşünmüştüm. Haklıydım belki bir yere kadar ama arkasında yaptığım şeyler beni affedilemez bir duruma sokuyordu.

Onu ilk kabullenmeye başladığım zamanlar aklıma geldiğinde gülmeden edemedim.

Yüzümdeki buruk gülümseme ile denize bakarken Okay ile olan tüm zamanlarımız aklıma geldi bu sefer de.

Karşı masada otururken parlayan teni, bana attığı o muzip bakışlar, bardaki cesur hareketi, evinde beline krem sürdüğüm zaman. Kısacası sevdiğim kişinin Okay olduğunu bilmeden geçirdiğim tüm zamanlarda bile ona karşı bir ilgim olmuştu. Belki de hissetmiştim, belki de sadece Omay'a benzetmiştim tam olarak bilmiyorum ama onu çok eskiden benimsediğime emindim.

Elimi telefonuma atıp Okay'ın isminin açık olduğu ekrana diktim gözlerimi.

Deli gibi aramak istiyordum ama onu üzmek de istemiyordum. Biraz daha zamana ihtiyacı vardı. O yüzden ekranı kapatıp telefonu tekrar cebime sıkıştırdım.

Gözümden yaşlar boşalırken hızla hırkamın koluna silip burnumu çektim. Buz gibiydi hava ve ben iki saattir yerimden kıpırdamamıştım daha doğrusu kıpırdayamamıştım.

Gelirdi belki hem, ümidimi kesemezdim.

Gözlerimi bir kere daha sildikten sonra titreyen telefonumla birlikte heyecanlanıp, elimi attım ve beklediğim kişiden gelmeyen mesajla birlikte bulanık gözlerimle cevap verdim Murat'a.

Murat: Geldi mi?

Alper: Hayır.

Murat: Yani haklı da biraz.

Murat: Ne kadardır bekliyorsun?

Alper: Yaklaşık iki saat oldu, biraz da erken gelmiştim.

Murat: Ee buz kalıbı olmadan dön istersen eve.

Alper: İstemiyorum. Belki işi çıkmıştır, trafik falan ya da son anda gelmeye karar verir.

Alper: Olamaz mı?

Murat: Seni üzmek istemezdim ama sanmıyorum Alper.

Murat: Hadi kalk, istersen ben gelirim almaya seni.

Alper: Yok yok ben biraz daha bekleyeceğim.

Alper: Gelmese bile.

Murat: Peki sen bilirsin.

Alper: Sağ olasın Murat ya, bana o kadar yardım ettin.

Murat: Dur hele dur daha hiçbir şey bitmedi birleşince teşekkür edersin.

Alper: Hadi görüşürüz o zaman.

Murat: Görüşürüz kardeşim.

Telefonu cebime tekrar koyduktan sonra aynı cepten peçete çıkarıp burnumu sildim. Hala Murat'ın vurduğu yer sızlarken yüzümü buruşturup yan tarafıma koyduğum kar küresini elime aldım.

Biliyordum böyle küçük hediyelerle Okay beni affetmezdi ama eski konuşmalarımızdan dolayı onun bu kar kürelerini ne kadar sevdiğini biliyordum. Gelirken de eski bir dükkanda bu tatlı şeyi bulmuştum ve almak istemiştim.

Minik bir kürenin içindeki iki tane küçük geyik kafalarını kaldırmış, gökyüzüne doğru bakıyorlardı. Bunu Okay'ın seveceğine emin olduğum için kırmamaya dikkat ederek tekrar kutusuna koyup kucağıma aldım.

Belki gelirdi ve verirdim ona kim bilir?

Oy benim minik kurbağam ama hak ettin sanki biraz sen sjdjskds.

Neyse azıcık daha kaos var sonra bitireceğim söz, yeter gayrı 43 bölüm oldu bir birleşemediler. Sonra da sevişirler sjfjajfksf.

Neyse öyle işte hadi hepinizi öptüm kocaman kocaman bebişler görüşürüzzzz.

MESAJ / GAY / TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin