Soğumaya başlamış havalar yüzünden uzun kollu giymiş olmam sinir ederken, ellerimi uzun kollarımın içine saklayarak okulun içine doğru adımladım.
Yok olmak istiyordum artık.
Haftalar geçmesine rağmen Alper bir kelime bile yazmamış, okulda beni gördüğü an yolunu çevirmişti. Ben de bir müddet sonra peşinden koşmayı bırakıp kendi içime dönmüştüm.
Beni istemeyen birini zorlasam da sonuçlar değişmeyecekti.
Onların dışında da yaptığım zorunlu olarak nefes almak, devamdan kalmamak için derslere girmek ve uyumaktı arada da bir şeyler içip yiyordum.
Ali bile pes etmişti artık beni hayata döndürme projesinden.
Soğuktan dolayı burnumu çekerek kantine girip elimi kızarmış burnuma bastırdım sertçe. Keşke evden çıkarken daha sıkı giyinseydim.
Bir süre saçma bir biçimde kapıda dururken arkamdan beni ittiren bedenle birlikte sertçe yalpalanıp son anda tezgaha tutunarak kurtardım kendimi.
"Ne önünde duruyorsun lan kapının?" Diyerek bana bağıran adını bilmediğim çocuğa umursamaz bir bakış atıp kantinci abiye döndüm.
Hiçbir şey olmamış gibi cebimden para çıkarırken, omzumdan itilmesiyle sinirle soluyup, yana dönerek benden iki kafa boyu büyük olan kaslı çocuğa tekrar baktım.
Tamam ben de kendimi savunmasını bilirdim, kavga dövüş yapmışlığım çoktu ama bu neydi lan?
"Cevap versene çocuk" dediğinde kafamı kaldırıp yutkunarak ona döndüm.
"Ne var?" Dememle yanındaki cam kısma yaslanıp bana baktı az öncekine nazaran daha sakin bir halde.
Gözleri yüzümün her bir zerresini izledikten sonra yüzüne bir gülümseme kondurup elini yakama atarak kendine çekti.
"Çok güzelsin lan"
Saçma kelimelerini kulağıma doğru fısıldadığında kendimi geriye çekmek istesem de izin vermemişti.
"Bıraksana lan!" diyerek arkamda hissettiğim bedenle birlikte içimedeki acı, korku, mutluluk ve heyecanla birlikte kalp atışlarım hızlanmıştı.
"Sanane yarram?" Diyerek beni silkeleyip geriye doğru atmasıyla Alper'in göğsüne çarpmıştım. Onun kolları ise anında belimi bulurken heyecandan karnım kasılmıştı.
"Siktir git lan, bulaşma önüne gelene" diyerek beni nazikçe bedeninden ayırıp arkasına aldı. Onun bu hareketleri ile kalbime gömmüş olduğum umutlar tekrar gün yüzüne çıkmıştı.
"Hadi git şimdi seninle uğraşamam" diyerek kolumdan tutup arkasına dönmek için hamle yaptığında karşıdaki kocaman adam Alper'in yakalarına sarılmıştı.
Onların kavga edeceklerini anlayan bense korkuyla yutkunup koluna sarıldım hemen.
"Alper gidelim" diyip kolundan çektiğimde karşıdaki tanımadığım adam bana parlak gözlerle bakmış ve geriye çekilmişti.
"Neyse bu seferlik gidin şu güzelliğin hatrına" diyerek elindeki yakayı silkeleyerek bıraktığında Alper'in sıkılı dişlerinin sesini buradan bile duymuştum.
"Murat!" Diyerek kantini inletecek kadar bağırsa da Murat denen çocuk onu umursamadan el sallayıp dışarı adımladı.
O esnada sinirli halinden hala kurtulamamış olan Alper beni kolumdan, sinirine tezat bir naziklikle tutup, çekiştirerek hemen yanımızdaki fakültenin boş olan tuvaletine sıkıştırmıştı.
"Alper" diye titrek sesimle konuştuğumda sinirli gözlerini bana dikip yine elini saçlarına attı.
Sert sert siyah tutamlarını çekiştirirken bir ileri bir geri hareket etmeye başlamıştı.
"Sen niye elaleme bulaşıyorsun!?" Diye bağırarak sorduğunda yutkunup titreyen ellerimi ona doğru uzatmaya çalışsam da kendini geriye çekip işaret parmağını bana doğrultmuştu.
"Dokunma bana, dokunma! Başkasına da dokunma!" diyerek dişlerinin arasından konuştuğunda yaşarmaya başlamış gözlerime avuçlarımı bastırmıştım.
"Alper"
"Ne Alper!? Ne Alper!?" Dedikten sonra bir adım daha atarak tam gözlerimin içine baktı.
"Doğru düzgün bir şey diyemiyorsun, haksızsın, bir de üstüne elalemin adamına yanaşıyorsun!" diyerek bir adım daha yaklaştığında sırtım tuvaletin pis duvarıyla buluşmuştu.
"Ama ben bulaşmadım ki" diye burnumu çektiğimde gözlerindeki sinir bir anlığına kayboldu.
Hemen sonra ise tekrar toparlanıp bakışlarını yere çevirerek burun kemerini sıkıştırdı iki parmağıyla.
"Gözükme gözüme artık, bugün yaptığıma da sakın unutlanma, senin yerinde başkası olsa da yapardım" dedikten sonra bana bakıp kaşlarını kaldırmıştı tekrar.
"Anlaşıldı mı?"
Duyduğum kelimelerle boğazıma büyük bir yumru oturduğunda kafamı usul usul sallayıp gözlerimi mavi fayanslara diktim.
Bir müddet bir şeyler diyecek gibi olsa da vazgeçip, beklemediğim bir hareket yaparak üzerime deri ceketini bıraktı ve kapıyı çarparak dışarı çıktı.
Bense arkasından ağlamaklı bir şaşkınlıkla bakakalmıştım.
Bebişler ne yazdım hiç bilmiyorum, tam kontrol de edemedim, umarım olmuştur ve sevmişsinizdir.
Öpüyorum hepinizi kocaman kocaman ve kaçıyorum. Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir