*Alper~Okay*
Masadaki içkileri dizerken gelecek olan finallerin düşünmemeye çalışıyordum.
"Güzelim bu ne surat?" Diyerek arkama geçip belimden sarılan bedene yaslanarak elimdeki son içkiyi de masaya yerleştirdim.
"Finaller geliyor ve ben bir bok bilmiyorum Alper" diye yüzümü aştığımda boynumu öpmüş ve bana daha sıkı sarılmıştı.
"Yavrum buna mı takıldın cidden? Yeni yıla gireceğiz rahat ol biraz" Dedikten sonra beni hoplatıp kucağına almış ve kanepeye yerleşmişti.
Yavaşça dizlerinin üzerinde döndürüp yan bir şekilde oturmamı sağladıktan sonra yanaklarımı öpmüş ve beni bağrına basmıştı.
Bir yandan hızlı hızlı saçlarımı öpüp koklarken diğer yandan sırtımı sıvazlıyordu.
"Ben sana kopya veririm bebeğim benim" dediğinde kahkaha atmıştım.
"Yavrum biz farklı bölümlerdeyiz" dediğimde hımlayarak sallanmaya başlamıştı.
"Gider bölümün en çalışkan elemanını tehdit ederim. Nasıl fikir?" Diye çok ciddi bir şey söylemiş gibi beni geri çekerek yüzüme bakmıştı.
Bu hevesli haline ben kahkahalar atarken o da benimle birlikte gülmeye başladı.
"Neyse onu boşver de çerez ne aldık biz ya?" Diye düşünceli düşünceli konuştuğunda yattığım göğüsten kalkıp çenesini öpmüştüm sertçe. Sonra dayanamayıp bir de dudağını öpünce beni bırakmadan ensemi tutmuş ve öpüşümüzü derinleştirmişti.
Birbirimizi hırsla öperken ağzıma giren dilini yakalayıp emerek inlemesini sağladıktan sonra serbest bırakıp dudağının hemen kenarına bir buse bıraktım.
Hiç beklemeden yaklaşıp adem elmasını dişlerimin arasına almıştım. Bir süredir minik bir alışkanlık edinmiştim Alper'in boynunu öpme işini. Her boş bulduğum vakit öpüyor, kokluyor ve dişliyordum.
Şimdi yine boynuna yönelip minik minik öpücükler bırakırken onun eli de benim saçlarımın içinde geziniyordu.
Nefesim kesilene kadar dilimi gezdirip öpmüştüm.
"Güzelim yakında boynum olmayacak gibi hissediyorum" dediğinde mızmızlanmış ve zorla da olsa kendimi onun güzel boynundan çekmiştim.
Boynuna bakarken de yüzüm gülüyordu açıkçası, tamamen mosmor olmuş ve yer yer kızarık olan esmer boyun iştahımı kabartırken o beni kaldırmış ve kanepeye özenle yerleştirip alnımı öpmüştü.
Hemen sonra beni bu sefer bacaklarının arasına gelecek şekilde kucağına aldı ve uzandı.
"Yemek gelene kadar böyle yatalım" dedikten sonra saçımı öpmüş ve sıkı sıkı sarılmıştı yine.
"Biliyor musun Okay?" Dediğinde "Neyi?" Diye cevap verip konuşmasını beklemeye başladım. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti o güzel sesiyle.
"Bu geçirdiğim en güzel yılbaşı"
Yüzüm bir anda aydınlanırken benim de içimden geçen cümlenin bu olduğunu ikimiz de biliyorduk.
*Murat~Ali*
"Nereye gittin benim minik kurabiyem?" diyerek mutfağa doğru gelen bedenin söylediği kelimelere göz devirirken elimdeki bıçakla ona doğru döndüm.
"Kurabiye ne lan?" Dediğimde bir bana bir de elimdeki bıçağa bakarak muzipçe gülümsemişti.
"Kurabiye gibi tatlı bir şeysin bebeğim ben ne yapayım?" Dediğinde dayanamayıp gülümseyerek elimdeki bıçağı bırakmıştım.
Doğradığım domatesleri salataya ekledikten sonra elimi yıkayıp arkamı döndüm ve ellerimi uzattım usulca.
"Kurabiyen kucak istiyor" dediğimde hemen pıtı pıtı adımlarla gelmiş ve belimden tutarak kucağına almıştı beni.
Alışmış olduğum kokusu ciğerlerime dolarken burnumu usul usul boynuna sürtüp biraz daha derine çektim kokusunu.
"Ben de senin şampuanın ile yıkandım ama neden seni gibi kokmuyorum?" Dediğimde gülerek kanepeye geçmiş ve beni bacaklarının üzerine konumlandırmıştı.
"Sen bir bebeksin çünkü ve bebek gibi kokuyorsun" demesiyle yaklaşıp boynumu öpmesi bir olmuştu.
Huylanıp kaçmaya çalışırken belimden sarılan kolları bunu engelleyince kahkaha atarak kafamı geriye attım ve hafifçe saçını çektim.
"D-dursana be adam, çatlayacağım" dememle geri çekilip kızarmış yanaklarımı öptü ve kucağında biraz daha yakınına oturmamı sağladı.
"Çok güzelsin çocuk sen" diye dişlerinin arasından konuştuktan sonra yanağımı ısırmıştı.
Yanağımda kocaman kocaman diş izlerinin olduğuna emin olmuştum artık.
"Yavaş hayvan herif" dememle gülerek yine boynuma sarıldı.
"Ee akşam ne yapıyoruz?" Dediğinde dudaklarımı büzüp düşünmeye başladım.
"Film izleyelim ya böyle eğlenceli bir şeyler" dediğimde kafasını sallamıştı.
"Bir de içki alsana" dememle anında çatılan kaşlarına bakarak gülmeye başlamıştım.
"On sekiz yaşından küçüklere içki satışı yok" dediğinde sinirle kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.
"Yirmi yaşındayım" desem de beni dinlememiş ve diğer yanağıma saldırmıştı.
"O zaman adı Ali olan ve Murat'ın kucağından inmeyenlere içki yok" dediğinde gülmeden edememiştim.
"Yürümeyi unutacağım yakında" dememle kafasını sallayarak onayladı beni.
Dayanamayıp kaslı omuzlarından ellerimi sürüyerek ensesine attım ve sıkıca sarıldım. Sert göğsü, kalın omuzları ve mis gibi kokusu uykumu getirirken esneyerek boyun girintisine kafamı soktum.
Kısacık olan uykuma dalmadan önce dediğim şeyler ise bana da sürpriz olmuştu.
"Seni seviyorum"
Bebişler bu şey gibi oldu, devam bölümü ama yılbaşı için de sjdjwjd.
Bilmiyorum böyle bir şey yapmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir çiçekler, hatalarım varsa affedin beni, seviyorum sizi görüşmek üzereee ^•^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir