48

8.5K 564 40
                                    

Kanepede yan yana otururken ikimiz de ne yapacağımızı bilemiyorduk.

Huzurluydum, çok huzurluydum.

Uzun süre sonra ikimizin sorunsuz, yalansız ve mutlu bir biçimde yan yana oturması bile beni deli gibi mutlu hissettiriyordu ama bir yandan da mal gibi kalmıştık.

"Okay"

Alper'in sesini duyduğumda, düşüncelerimden sıyrılıp, daldığım boş televizyondan kafamı çevirerek yüzüne baktım.

"Efendim" dediğimde poposunu hafifçe kaydırarak biraz daha yanıma yaklaşmıştı. Bense onun bu hareketine gülmemek için dudağımı kemirmekle meşguldüm.

"Sarılabilir miyim?" Dediğinde bu sefer kendimi tutmayıp gülümseyerek kafamı salladım.

Sahildeyken hiç çekinmemesine rağmen eve gelince daha bir utangaç olmuştu. Onun bu tatlı hali içimdeki bir yerleri sıcacık yapıyordu.

Elini uzatıp omzuma attı ve beni kendine çekerek göğsüne yatmamı sağladı. Hızlı hızlı atan kalbinin sesi tam kulağımın altında hissedilirken dayanamayıp, yüzümü çevirdim ve göğsüne minik bir buse bıraktım.

Bu hareketimle birlikte daha da hızlanıp göğüs kafesinden çıkmaya çalışan kalbe gülmeden edememiştim.

Gerçi benim de ondan bir farkım yoktu ama neyse.

"Seni seviyorum" diye fısıltı şeklinde çıkan sesiyle kulağıma yaklaşıp konuşmuştu.

Duyduğum kelimeler, sıcak nefesi ve kulağıma çalınan kalp atışları birleşince bir anda gelen ağlama isteğimi geriye atmak istesem de becerememiş, burnumu çekerek ağlamaya başlamıştım.

"Şşt güzelim ne oldu?" Diye az önceki utangaç halini bir kenara atıp, belimden tutarak beni kucağına aldı. Yüzümü avuçlarının arasına hapsederken, baş parmağı ile gözlerimi silmekle meşguldü.

"Ağlama bebeğim lütfen" dediğinde yüzüne bakınca onun da ağlayacak kıvamda olduğunu anlamıştım.

"B-ben- çok mutlu oldum" dememle şaşkınca yüzüme baktığında gülüp ellerimi omzuna yerleştirdim.

"Ne kadar kendimi engellesem de uzun süredir bunun hayalini kuruyordum" dediğimde mavi gözleri parıl parıl olmuştu.

Ellerini yüzümden sürüyerek enseme getirdi ve beni yine göğsüne doğru çekti. Saçlarımı koklarken bir yandan da kulağımın arkasını öpmekle meşguldü.

"Kurban olurum sana ben" diyerek derin derin bir iki kere daha öptükten sonra sıkıca sardı bedenimi. O kadar sıkı sarmıştı ki bir an nefes alamamıştım.

"Çok seviyorum oğlum seni çok, nasıl bu kadar kısa sürede sevdirdin kendini bana? Hmm?" dedikten sonra tam kulağımdan öpünce bir an kulağım çınlamıştı.

O an anlamıştım ki Alper döve döve sevenlerdendi.

"Alper nefes alamıyorum" dediğimde hemen beni bırakıp omuzlarımdan tuttu ve bu sefer de yüzümü tutarak öpmeye başladı.

Her bir kısmını sert sert öperken bir yandan da beni ne kadar sevdiğini söyleyip duruyordu.

"Doyamıyorum sana" dedikten sonra son kez alnımı öpüp geri çekildi.

Bu vesileyle ağlamam da kesilmiş olduğundan net gören gözlerle yüzüne baktığımda kocaman gülümsemiş olduğunu görmüştüm. Onun bu güzel gülümsemesi beni de neşelendirirken öpmekten kıpkırmızı olmuş dudaklarına takıldı gözlerim.

Nereden geldiğini anlamadığım bir cesaretle sorduğum soruya ikimiz de şaşırmıştık.

"Seni öpebilir miyim?" Dediğimde ikimiz de bunun normal bir öpüşme olmayacağını biliyorduk.

Şaşkınlığından sıyrılan Alper'e bakarken korkuyordum. Hayır diyebilirdi ve bu beni yine kabullenemediğini gösterirdi. Belki kalkıp giderdi ya da hazır olmadığını söylerdi bilmiyordum ve bu bilinmezlik beni gittikçe daha çok strese sokuyordu.

Karamsar düşüncelere dalmışken tam tersi bir cümle kurarak kendime gelmeme neden oldu.

"Bebeğim, sormana bile gerek yok" diyerek bir elini enseme atıp, diğerini de yanağıma yerleştirdikten sonra yaklaştığında, refleksle gözlerimi kapatmıştım.

Kısacık bir süre sonra dudaklarıma değen yumuşak ve sıcak dudaklarla yutkunup öylece bekledim.

Aylarca hayalini kurduğum bu dudaklar şimdi capcanlı bir biçimde beni öpüyordu.

Bir süre ikimiz de hareket etmeden öylece beklemiştik. Galiba ikimiz de çekiniyorduk birbirimizden.

Bu duruma el atmam gerektiğini düşünerek ellerimi ensesindeki hafif dalgalı saçlara atarak parmaklarımı doladım ve ağzımı araladım.

Alper ise bu hamlemi bekliyormuş gibi bana ayak uydurarak alt dudağımı dudaklarının arasına hapsetti. Hissettiğim sıcak ağızla heyecanlanıp bir anlığına ona ayak uyduramasam da kendimi toparlayarak üst dudağını kıstırdım.

Şehvetten uzak saf bir sevgiyle birbirimizi öperken çalan zille anında ayrılıp, kıpkırmızı olmuş yüzlerimizle bakışmıştık.

"Biri mi gelecekti?" Diye şapşal şapşal sorduğunda gülüp kafamı sallayarak son kez dudağını öptüm ve ayaklandım.

"Yemek söyledik ya" dediğimde şaşkın bir 'Haa' sesi çıkarmıştı.

Odama girip cüzdanımı aldıktan sonra kapıya yönelmeden odadaki adama baktığımda, elini yanları kıvrılmış dudaklarına götürmüş bir biçimde yeri izlediğini görmüştüm.

Bu şapşal haline gülümserken içimden tekrar tekrar her şeyin güzel olacağını söylüyordum.

Ay sonunda tatlış tatlış oldular bunlar ya yerim sizi shdsjda. Hatalarım varsa affedin beni bebişler, sizi çok seviyorum ve görüşürüzzzz.

MESAJ / GAY / TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin