"Ulan kendine geldin ya sonunda, nasıl mutluyum anlatamam" diyerek omzuma sarılan Ali'ye gülünce o da gülmüş ve yüzüme yaklaşarak bir kez daha bakmıştı.
"Tamam, pek de gelememişsin kendine ama olacak yavaş yavaş" dediğinde bu sefer kahkaha atmadan duramamıştım.
"Hayır oğlum neden ben dolabı açacakken dibimde duruyorsun? Sığır gibi boyun var, artık alış şu dolapların uzunluğuna"
Söyledikleriyle elim ister istemez alnımın sol tarafındaki yaraya gittiğinde acıyla yüzümü buruşturdum.
"O ara dolabı fark ettim mi onu soracaksın önce" dememle kafasını iki yana sallayıp kolunu omzumdan çekmiş ve karton bardaktaki çaylarımızı eline almıştı.
"Yürü lan yürü, şapşal!" demesiyle uzun süre sonra ilk defa kendimi bu kadar neşeli hissettiğimi fark etmiştim.
Onun önderliğinde arka bahçeye çıkarken nefesimi tuttum istemsizce.
Aklıma dolan binbir düşünce moralimi bozarken kendimi toparlamaya çalışarak kafamı yere eğip yürümeye başladım.
Eğik kafamdan sadece Ali'nin ayakkabılarını seçerken oturduğunu gördüğümde sakince yerime yerleşip, Ali'ye baktım.
Etrafıma bakarsam görmek istemeyeceğim sahneler göreceğimi bildiğimden kendimi tutup, çaya çevirdim bu sefer de bakışlarımı.
"Bak yine başladı" diyerek puflayan Ali'ye tepki vermeden elimdeki çayı dudaklarıma götürüp yavaşça bir yudum aldım.
İçimdeki stres yüzünden sigara içme isteği ile yanıp tutuşmaya başladığımda ellerimi cebime atıp sigaramın olup olmadığını kontrol ettmiş ve ceplerimin boş olduğunu fark edince sinirle oflamıştım.
"Ali sigara versene" dememle gözlerini devirip ceplerini yoklamıştı benim gibi.
"Unutmuşum" bu kelime beni ağlayacak kıvama getirmişti.
"Hassiktir ya ikimiz birden nasıl unuttuk?" Diye sinirle sitem ettiğimde gözlerini devirdi.
"İçmeyiver ne var?"
Tabi onun gibi az içen biri benim bu yoksunluğumu anlayamazdı.
"Olmaz" dedikten sonra vücudumdaki nikotin eksikliğiyle etrafıma baktığımda yine sinirli bir biçimde bana bakan Alper'i görmüştüm.
Uzun süredir bakışmamız ancak bu kadar oluyordu, o bana sinirle bakıyor, ben de sakince gözlerimi çekiyordum.
Hemen yan tarafımda elinde sigarası ile duran çocuğun kolunu dürterek bana bakmasını sağladıktan sonra sigara isteyip geri çekilmiştim.
Bağımlıydım bir kere ben.
"Bok iç" diyen Ali'yi geçiştirir gibi kafamı sallayarak savdıktan sonra ciğerlerimin deli gibi istediği zehri içime çekip mutlulukla gözlerimi kapattım.
"Çok fazla içmeye başladın artık, azalt şu zıkkımı"
"Sal beni bir Ali, sal beni" dediğimde küsmüş gibi kollarını önünde birleştirerek geriye yaslandı. Bense onu umursamayıp sigaramı zevkle içmeye devam ettim.
Sol karşı tarafımda duran Alper yine geçenki kızla otururken sinirlerime hakim olmaya çalışarak gözlerimi etrafta gezdirdiğimde Alper'in hemen sağında ise Murat'ın oturduğunu görmüştüm.
Her zamanki gibi gözleri benim üzerimdeyken onu fark ettiğimi anladığında yerinden kalkarak arkadaşlarına bir şey dedi ve bana doğru gelmeye başladı.
"Al işte, siktir ya" diyerek yerimde doğrulduğumda Ali arkasını dönerek bize doğru gelen bedene baktı.
"Cidden siktir, oğlum senin başında bela neden eksik olmuyor?" Diye dişlerinin arasından konuştuktan sonra sırf benim yanıma oturmasın diye yana kaymıştı.
Bu sinyali alan Murat umursamadan tam önümde durup beklemediğim bir şekilde elini alnımdaki yaraya atıp nazikçe okşadı. Bir müddet şaşkınlıkla ona bakarken, bir anda olayın saçmalığı kafama dank ettiğinde elini ittirip kendimi geriye çektim.
"Ne yapıyorsun dangalak!?" Dediğimde gülmüş ve Ali'nin yanına oturmuştu.
"Alnına ne oldu?"
Benim aksine aşırı sakin bir biçimde konuştuğunda sinirle soluyup, sigaradan bir nefes daha çektim.
"Sanane" dememle bıkkın bir nefes verip Ali'ye döndü.
"Ne olmuş bunun alnına?" Dediğinde o da olayın verdiği saşkınlıkla cevapladı.
"Dolap kapağı çarptı"
"İnanmadım"
"Sikimde mi?"
"Okay yapma şöyle artık" dediğinde sesindeki kırgınlığı seçsem de umursamamayı tercih etmiştim.
"Sen inanmadın"
"İnandırıcı olmadığı için olabilir mi?" Demesiyle sigaramı söndürüp ayaklanmıştım.
Fazla muhabbete gerek yoktu, zaten Ali ile olan iki dakikalık zevkimin de içine sıçmıştı.
"Benim dersim vardı unutmuşum kusura bakmayın" diyerek arkamı döndüğümde bileğimin kavranması ile yutkundum.
Ben Alper'in karşısında bu çocukla daha az görüneyim derken tam tersi oluyordu her seferinde.
"Lütfen bırak" diyerek önüme döndüğümde günlerin yoğunluğu sesime vurmuştu.
Yalvarır gibi çıkan güçsüz sesim yüzünden Murat bir an afallasa da kafasını sallayıp bileğimi bıraktı ve Ali'nin yanına oturdu. Bense arkama bir daha bakmadan fakülteye girmiştim.
Her zaman boş olan alt katın tuvaletine adımlarken gözlerimden yaşlar düşüyordu hızlı hızlı.
Ben artık ağlamak değil gönlümce gülmek istiyordum ama.
Eğer uyumam derseniz bir bölüm daha gelir gibi bebişler. Hadi öptüm sizi.
![](https://img.wattpad.com/cover/294321626-288-k233545.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir