*İki hafta sonra*
Okulların başlamaş olmasına normalin iki katı sinirleniyordum.
Öğrendiğim kadarıyla Alper Besyo okuyordu ve bizim fakültelerimiz anlamsız bir şekilde çok yakındı.
Eskiden bu düşünce hoşuma giderdi. Sporcu kaslı erkekleri izlemek büyük bir zevkti benim için, şimdiyse orada Alper'in olması fikri beni geriyordu.
"Kendine gel" diyerek alnıma tokat atan Ali'ye bakıp sinirle ofladım ve elini çekip popomla yana ittirdim.
"Kendimdeyim ben" dedikten sonra saçlarımı savuruyormuş gibi yaparak omzuna kolumu attım.
"Ruh hastası" dediğinde kahkaha atmış ve onu yan tarafa çevirerek fakültenin kantinine yöneltmiştim. Fakat önünde gördüğümüz kalabalık mal gibi kalmamıza neden olmuştu.
"Niye bu kadar kalabalık lan?"
Normalde en fazla on - on beş kişinin takıldığı kantine fazla kişi geldiğinde bir boklar döndüğünü anlamak zor olmamıştı.
Ali yandaki bir çocuğu çevirip sorduğunda Besyo'nun kantininin bakımda olduğu için buraya geldiklerini söyleyince heyecanla soludum.
İçimden küfürler ederken Ali'nin omzunu tutup tekrar arkamı dönmüştüm ki karşı karşıya geldiğim yüz yutkunmama neden oldu.
Bana bakarak kaşlarını çatan adama kaşlarımı kaldırarak rahatım ifadesi çizmeye çalıştım.
"Sen kimdin ya?" Diyerek dikkatle yüzümü izleyen çocuğun beni tanıma ihtimalini korkuyla fark edip bir adım geri çekildim. Boştaki elimi cebime yerleştirdikten sonra rahat bir tavırla cevapladım onu.
"Bardaki ibne" dediğimde kaşları daha da çatılmış ve sinirli bir soluk vermişti dışarıya doğru.
"Çekil önümden o zaman" diyerek sanki bir böcekmişim gibi baktığında bir kere daha yutkunmuştum.
Mesajlarda bana bebek gibi davranan çocuğun gerçek hayatta bir böcek gibi bakması koymuştu açıkçası.
"Oldu paşam başka isteğin" diyerek yana kaymadan yüzüne baktığımda kafasını iki yana sallayıp sabır dilenir gibi yukarı kaldırdı.
"Bak moralim düzgünken git bence" diyerek ellerini benimki gibi cebine yerleştirip bir adımda burnumun dibine girdi.
Boylarımız eşit olduğu için mavi gözlerini aşırı net görüyorken etkilenerek yutkundum ama geri çekilmeden bakmayı sürdürdüm.
"Kavga etmeyi gerçekten sevmiyorum, sen benden uzak ol, ben de senden. Hadi koçum" diyerek geri çekilip, bana özellikle değmemeye çalışarak yanımdan kantine ilerledi.
Bense inat biri olduğum için onu dinlememiş ve Ali'nin kolundan tutarak tam arkasından sıraya girmiştim. O da bana göz ucuyla bakıp umursamadan önüne döndü ve telefonunu eline aldı.
Cebimden gelen titreşimle birlikte bana yazdığını anlayıp bir iki dakika geçmesini bekledikten sonra yavaşça telefonumu çıkardım.
Alper: Bebeğim günaydın, uyandın mı?
Cevap vermeden önce yüzünde oluşan mutlu ifadeye bakıp iç çekmiştim.
"Ne oluyor lan?" Diyerek beni dürten Ali'yi parmağımı dudaklarıma koyarak susturup sonra anlatacağımı belirten bir işaret yaptım ve Alper'e cevap yazdım.
Omay: Uyandım balım, sabah dersim var erkenden malesef.
Alper: Oy yerim seni, derslerini iyi dinle güzelim.
Omay: Peki anneciğim.
Alper: Yok o yanlış oldu yalnız anneciğim değil.
Alper: Babacığım diyecektin.
Okuduğum kelimelerle yanağım kızarırken çaktırmadan önümdeki başını eğmiş gülümseyen adama döndüm.
Omay: Sen beni özellikle utandırmaya çalışıyorsun değil mi?
Omay: Kızdırdın beni 😡
Alper: Kızma kızma şaka yaptım sadece, özür dilerim.
Omay: Özrün kabul edilmedi. Ancak bir fotoğraf atarsan kabul edilebilirmiş öyle diyorlar.
Alper: Bu replik tanıdık geldi bana biraz.
Omay: Hep sosyal medya yüzünden böyle tanıdık geliyor başka bir şey değil yoksa.
Alper: Hmm anladım, o zaman ben kendimi affettireyim.
Alper fotoğraf aramak için galeriye girmeden önce sırası gelmişti. Oflayarak alacaklarını alıp bahçedeki masalardan birine yerleştikten sonra eline yine telefonunu aldı gülümseyerek.
Bense içim giderek onu izlemiş ve tam karşısındaki masaya oturmuştum.
Arka cebimdeki sigara paketini popomu biraz kaldırarak aldıktan sonra çakmağı içinden çıkarıp bir tane dal sıkıştırdım dudaklarıma.
Bozulmaya yüz tutmuş çakmağı yakarak içime derin bir nefes çekip sıkıntımı gidermeye çalışsam da gram işe yaramamıştı.
Ali ise sessiz sessiz beni izliyordu.
Titreşen telefonumdan Alper'in mesaj attığını anlasam da umursamayarak canlı olanını izledim. O da bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana döndü ve yüzünü buruşturarak bir bana bir de parmaklarımın arasındaki sigaraya baktı.
Başka herhangi bir tepki göstermezken aldığı kahvesini yudumluyordu.
En sonunda dayanamayıp telefonu elime aldım ve attığı fotoğrafa baktım.
Alper:
Alper: Sabah evden çıkmadan çekmiştim güzelim, kusura bakma şimdi çekemedim.
Omay: Önemli değil, senin fotoğrafın olsun yeter bana zaten.
Söylediklerimden sonra suratına bakarken yüzünde saf bir gülümsemenin yer edinmesi boğazımda kocaman bir yumru yaratırken, içimdeki ona karşı oluşan bu hisleri görmezden gelemediğimi fark etmiştim.
Bu hisler daha da büyümeden durdurmam gerekiyordu.
Bebişler fazla kontrol etmeden atıyorum hatalarım varsa affedin lütfen beni, şimdiden özür dilerim ^•^
Hepinizi seviyor ve kocaman kocaman öpüp, kaçıyorum. Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAJ / GAY / TEXTING
Romance(TAMAMLANDI) İki erkeğin aşkını konu alır. *Argo, şiddet, küfür ve cinsellik içerir