Selam!
Nasıl gidiyor? Hikaye henüz yeni ama bölümler hızlı hızlı geliyor. Siz okuyucumlarından beklediğim ise bu kadar hızlı gelen bölümlere yorum yazmanız!!! Beğenmeniz. Umarım hayalet okuyucu olmaktan çıkarsınız.
Karakterler hakkında düşünlerinizi ve şimdiden kimleri sevdiğinizi çok merak ediyorum. Gelecek bölümler emin olun daha da heyecanlı olacak. Sabredin. Pişman olmayacaksınız :)
--------
Sabahın ilk ışıklarıyla açılan gözleri acıyla sızladı genç kızın. Aslında bütün bir gün hiç bir şey yapmadan yatmak istiyordu ama böyle bir şeyin onun için yalnızca hayal olduğunu bildiğinden, annesi uyanmadan hızla kalkıp banyoya gitti. Ne kadar erken çıkarsa o kadar iyiydi evden.
Soğuk suyu açıp elini yüzünü iyice yıkadı, ama aynada karşılaştığı yansıması soğuk suyun bile etkisinin olmadığını göstermişti. Beyaz tenli olmaktan nefret ediyordu. Ağlamaktan kızaran gözleri yetmiyormuş gibi şişmişti de! Yanağında ise dün geceden kalan hafif bir kızarıklık vardı. Allahtan yüzüne geçen parmakların izi çok belli olmuyordu. Eğer Elif gibi makyaj malzemeleri olsaydı kimsenin fark etmeyeceğini emindi ama annesi 'kime süsleneceksin sen?' diyerek başının etini yediğinden, hiç bir zaman sahip olamamıştı o malzemelere. Ofladı.
Okula gitmese, nereye gideceğini bilemediğinden mecburdu da oraya gitmeye. Mahallede biri görse hemen annesine yetiştirirdi. İnsanlar bunun için varlardı! Banyodan çıkıp, geçen seneden kalma okul üniformasını giyinip hızla çıktı odasından. Bugün saçlarını açık bırakıp kimseyle konuşmayacaktı. Zaten çok fazla arkadaşı olmadığından sıkıntı da olmazdı. Kimse fark etmezdi.
Mutfaktan gelen sesleri duyduğunda ellerini sıktı.
"Günaydın da mı yok?" diye seslenen annesine; "günaydın" dediğinde, annesi; "geç otur kahvaltı hazırlayım" dedi hemen.
Neredeyse gülecekti Dila. Gerçekten hiç bir şey olmamış gibi mi davranacaklardı yani?
"Gerek yok" dedi hemen. Biliyordu o kahvaltıda yemekten çok bolca nutuk yiyecekti. Sabah sabah zehire toktu karnı.
Annesi arkasından söylenirken ayakkabılarını giydiği gibi attı kendisini sokağa. Derin bir iç çekti.
Oh be! En azından evde boğulmuyordu artık.
Böyle zamanlarda yani okula erken gittiğinde Elifle gitmezdi okula, çünkü biliyordu ki Elif'i bu saatte arasa arkadaşı onu ancak öldürmeye gelirdi. Evlerinin sokağından çıkmıştı ki duyduğu ses ile ayakları otomatikman çakıldı yere.
"Hayırdır?" Diye seslenmişti Mehmet Ali. Arkasını dönemeye bile gerek yoktu bu sesi tanıması için. Sinirle çatıldı kaşları. İnsan bir günaydın derdi değil mi?
Arkasını döndüğünde, elleri cebinde kendisine mimiksiz bir şekilde bakan genç adama baktı. "Asıl sana hayırdır" dedi çenesini dikleştirerek. "Gelene geçene hesap mı sormaya başladın?"
Mehmet Ali gülümser gibi olunca, Dila'nın sinirinden geriye yalnızca heyecan kaldı.
"Ne haddime. Merak ettim sadece" diyen genç adama, omzunu silkti genç kız.
"Erken gideceğim okula bugün."
Mehmet Ali birbirlerine bağırdıklarını yeni fark etmiş gibi yanına gelmeye başladığında, Dila gerildi. Genç kız yüzünü eğerek saçlarını önüne düşürdüğünde, Mehmet Ali çoktan yanına gelmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...