36

1.1K 45 13
                                    

Vote sınırımız +25 arkadaşlar!

keyifli okumalar! 

-..-

****


Çarşamba gece yarısı yaşanan olaydan sonra Dila odasından, hatta yatağından bile çıkamadı. Gülsüm Allahtan ondan nasini almıştı ki, o da gelmemişti odasına...

Mehmet Ali'nin evde olup olmadığını bilmiyordu. Hatta evde şu an birisi var mı onu bile bilmiyordu. O kadar sessizdi ev...

Ağlamaktan şişen gözlerini silip, yattığı yerden dolduğunda perşembe öğlenden sonraydı. Almaya çalıştığı nefes kursağında düğümlenirken, yumruk yaptığı elini gösüne vurdu bir kaç kere.

Ne demişti o sahi? Nasıl derdi böyle bir şeyi?

Asıl, yıllarca özlemini çektiği o cümlenin verdiği his bu mu olmalıydı? Canı çok yanıyordu, hem de çok, ama nedenini bir tülü bulamıyordu... İçinde ki kız çocuğu ise yerinde duramıyor, Mehmet Aliye kavuşmak, ona sarılmak için can atıyordu resmen! O ise, en çok içinde ki çocuğa dur demeye çalışmaktan kahroluyordu.

Olur muydu? Bu kadar kolay mıydı?

Olmamalıydı. O daha kendisini gerçekleştirememişken yapamazdı. Hem Mehmet Ali onu afetmiş miydi ki? Bu bahsettiği sevgi neydi? Hangi türüydü bu? Ne kadar kuvvetliydi mesela?

Hayatı boyunca sevginin, ona olan aşkının peşinden koşan küçük kız şimdi büyümüş ve sevginin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu resmen. Peşinden koşup da sonunda yakaladığı şey doğru muydu yani? Kovalamaya bu kadar alışmışken, bir anda durmak ve bunu kabullenmek gerçekten de kolay mıydı? Peki, ya Mehmet Ali için ne değişmişti? Bunca yıl onu hep kendisinden iten, onu sevmeyen ve her defasında 'uzak dur' diye bağıran o erkek çocuğuna ne olmuştu? Bir anda Dilayı sevesi mi gelmişti?

"Sen hayırdır abi? Ne oluyor?" Diyerek kendisine hesap soran Faruk'a; "iyidir abi senden?" Diye sorsa da, ikiside öyle gergindi ki, Ahmet kendisini öksürmek zorunda hissetti.

"Ne bu testesteron savaşları mı lan?" Diye sorup kendi kendine gülen Ahmet'e göz ucuyla baksalarda, ikiside sessiz kaldı.

"O zibidinin yanından ayrılmıyormuşsun" diye devam etti Faruk daha fazla söyleyeceklerini içinde tutamayarak.

"Vay be!" dedi Osman gülerek. "Takip de ediliyorum demek. Ee, başka Faruk? Öğlenleri ne yediğimi de biliyor musun? İlaç saatlerimide hatırlatsana lan, unutuyorum ben arada!"

Faruk ağzını açacaktı ki, Ahmet ortalık kızışmasın diye ondan önce davrandı.

"Dikkat etmen için abi! O herife güvenmen ne kadar doğru ya? Yoksa, senlik bir durum yok!"

"Herife güvendiğim falan yok" dedi Osman asabiyetle. "Sadece Dila hakkında konuşuyoruz o kadar!"

"Dila yanında Osman! İstersen onunla konuşabilirsin, biliyorsun değil mi? O zibididen daha çok görebilirsin hatta!" Diyerek kendisine isyan eden arkadaşına ters ters bakarak ofladı Osman.

"Kız iyi değil! Bunu gören bir ben miyim? Hayır! Ali de görüyor. Siz de görüyorsunuz ama hanginiz konuşuyorsunuz bu konuyu? Hı? Hanginiz bir şey yapmak istiyorsunuz
Hanginiz endişeleniyorsunuz lan? Bi o yavşak dediğimiz herif ilgileniyor! Bir o durmadan Dila ile ilgili bir gram bilgi almak için on kere arıyor beni lan! Hanginiz iş dışında, plan dışında gerçekten ilgileniyorsunuz Dilayla!?"

Gül ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin