Küçük çocuk okulun bahçesinde sıkıntıyla ofladı. Sınıftada ki bir kaç çocukla kavga ettiği için üstünü başını toparlayamadan koşarak kardeşi ve Dilayı okuldan almaya geldiği için sinirliydi. Bugün annesine artık onları almak istemediğini söylecekti! Herkes okuldan sonra top oynamaya giderken, o bu iki kızın peşine düşüyordu çoban gibi!
Hem, bugün o çocukları dövdü diye Ahsen ona gülümsemiş, çıkışta halı sahaya maçını izlemeye gitmek istediğini söylemişti! Ama Mehmet Ali öncesinde kız kardeşini ve o minik cadıyı eve bırakmak zorunda olduğunu söyleyince Ahsen bozulmuştu. Annesi resmen hayatını elinden alıyordu! Hem Mehmet Ali abi olmak istemiyordu ki! Zil sesiyle koşarak okuldan çıkan küçük canavarlara bakarak gözlerini devirdi. Bütün çocuklara gıcık oluyordu! En çokta kendi hayatında ki bu iki kıza...
Dila ve Elif'i el ele salı salına kendisine doğru geldiğini görünce, kaşlarını çattı. "Hadisenize! Sizi mi bekleyeceğim bütün gün?"
"Of abi!" Diyerek söylenen Elif'e; "dilini kopartırım senin!" Diye söylendi Mehmet Ali. Elif korkuyla gözlerini pörtlettiğinde, Dila kaşlarını çattı. Dila eskiden Elif ile yakın olmasa da, aynı okula başladıklarından beri Elif'i bir hayli korur olmuştu. Üstelik bir zamanlar kendisinden kıskanırken, şimdi Elif'i kendisinden koruyordu. Garip bir çocuktu Dila. Mehmet Ali en çok ona gıcık oluyordu!
"Ne var?" Diye diklendi Dilaya. "Ne bakıyorsun öyle? Dövecek misin?"
Aslında başka zaman olsa Dila çoktan üstüne atlamıştı bile onu ısırmak için ama bugün farklıydı...
"Hiç" dedi Dila sinirle. Minik burnunu havaya dikip 'hıh' dediğinde, Mehmet Ali istemese de gülümsedi.
"Ne o küstün mü yoksa?"
"Küstüm tabi!"
Mehmet Ali şaşkınlıkla; "Elif yüzünden mi?" diye sorduğunda, Elif; "ondan değil. Bugün-" diye abisine açıklamaya başlamıştı ki Dila'nın kendisini cimciklemesiyle minik bir çığlık atarak sustu. Mehmet Ali sinirlense de iç çekerek omzunu silkti. Merak etmiyordu bile artık neden küstüğünü. Dila ona hep küserdi zaten! Sonrasında da kendi kendine barışıyordu ne de olsa...
"Ne halin varsa gör! Hadi. Yürüyün" dedi. Kimseyle uğraşamazdı! Zaten maçı kaçırmıştı... Ee, tabi birde Ahseni...
"Dila! Dila! Dila!"
Arkasını döndüğünde, peşlerinden koşan oğlanı görünce kaşları çatıldı Mehmet Ali'nin.
Dila oflayarak; "ne var?" Diye çocuğu terslediğinde, kaşları düzelen Mehmet Ali onun bu cadı haline bıyık altından gülümsedi ama çocuk umursamadı bile. Dila'nın normal hali buydu çünkü herkese...
Çocuk elinde tuttuğu kartı Dilaya uzatıp; "doğum günüme gelsene!" Dediğinde, Dila'nın kaşları havalandı. "Annem hamburger yapacak! Pasta da olacak!"
"Neli pasta?" diye soran Dilaya şaşkınlıkla baktı Mehmet Ali.
"Böyle sorulur mu cadı! Ayıp!" Dediğinde, ne Dila, ne de çocuk aldırmadı. Çocuk aksine gülümsemişti...
"Çilekli! En sevdiğinden!" Diyen çocuğa bakarken yeniden kaşları çatıldı Mehmet Ali'nin. Bu yaşta bu hız fazlaydı sanki...
"Elif de gelsin mi?" Diye soran Dilaya omzunu silkerek yanıt verdi çocuk. "Sen gelirsen gelsin tabi."
"Ne Dilaymış arkadaş" diye mırıldanarak çocuğa baktı bir süre. Gözlüklü, hafif toplu, yazmayı yeni öğrenmiş ama okumayı bir türlü beceremeyen salak birine benziyordu! Kesin sapıktı! En sevdiği pastayı nerden biliyordu Dila'nın? O bile bilmezken! Kesin sapıktı bu çocuk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...