Selam!
Hikayemi her pazar düzenli bir şekilde yayınlamak istiyorum artık. Bunu duyurmak istedim sizlere. Umarım sevinmişsinizdir. Henüz okunma oranları düşük... Okuyanlar, yani sizler yorum yapmıyor, oy vermiyorsunuz ama umarım ileride bu değişir...
Bu bölümlerde aksiyon fazla yok belki sizler için ama İleride ki bölümlerin daha heyacanlı geçeceğine söz veriyorum. Biraz karakterlerini tanıyıp, anlayın istiyorum...
Keyifli Okumalar!
====================================
Bir kaç gün diye gitmişti ama iki hafta Müjgan ablasıgilde kalmıştı Dila. İşi ve okulunu aksatsa da, o kadar yorgun ve halsizdi ki, kafasına takamamıştı bile... Allahtan Esra ablası anlayışlı bir patrondu. Elif de bu hafta içinde dünyanın en sorumlu ve düzenli not tutan öğrencisine dönüşmüştü! Her gün ödevlerini, hocalarının kendilerine verdikleri testleri özenle teslim etmeye geliyordu. Annesi bir kaç kez gelmiş, son gelişinde de Müjgan ablasının mutfakla olmasından faydalanarak; 'insanlara daha ne zamana kadar yük olacağını' sormuştu. Haklıydı annesi. O yüzden Müjgan ablası şüphelenmesin diye annesi gittikten bir gün sonra eve dönmüştü.
İnsan evine dönünce rahatlardı ama genç kızın yüreği burkulmuştu. Kalbinde ki sızı büyümüş, midesine kadar vurmuştu. Annesinin onu dövdüğü salona adımı henüz atamamıştı bile... Ama yine de iyi yanından bakmak zorundaydı. İki hafta kendisine gelmesi için harika bir zaman olmuştu! Düzenli olarak test çözmüş, hatta diğer netlerine oranla daha iyi sonuçlar almıştı! İnanıyordu... Başaracaktı. Az kalmıştı! Bu süre içerisinde, Müjgan ablasının her gün onunla konuşması ve gaz vermesi de elbette işe yaramıştı... Şimdi geri dönmek olmazdı. Çok yaklaşmıştı...
"Günaydın" diyen annesine şaşırsa da; "günaydın" dedi hemen.
"Kahvaltı hazırladım. Okula gitmeden iki lokma ye de öyle git." Dila başını sallayıp mutfağa giderken şaşkındı. Annesi ona kahvaltı hazırlamıştı! Çocukluğundan beri neredeyse ilk kez annesinin elinden hazırlanmış bir kahvaltı sofrasına oturmuştu.
"Müjgan ablanla konuştuk" diyen annesiyle, içtiği çay neredeyse boğazında kalacaktı.
"Bana analıktan bahsetti" dedi annesi burnunu kıvırarak; "sanki kendisi biliyor ana olmayı ya!"
Yüreği sıkıştı genç kızın. Kendisine bu denli yardımcı olan 'abla' dediği kadın hakkında annesinin bu denli kötü konuşmasını kalmazdı ki yüreği...
"Anne!" dedi hemen sinirle. Susması gereken yerde; "Ne?" Dedi annesi diklenerek. "Ne var? Yalan mı diyorum sanki."
"Ayıp ediyorsun!" Dedi genç kız. "Ayıp!"
"Etmeyeceğim artık" dedi annesi sinirle. "Ağzımı açmayacağım. Ne sana, ne de o aileye" dediğinde, Dila'nın gözleri doldu.
"Neden böyle yapıyorsun anne? Niye?" Diye sorduğunda, yüreği patlayacaktı. Ama annesi kızını görmedi bile. Her zaman ki gibi.
"Ne yapıyor muşum? Önünü açıyorum işte! Merak ediyorum, bakalım Müjgan'ın dediği gibi olacan mı diye? Çok güveniyor ya sana. Okuyacaksın ya sen?!"
'O gözlerinde ki alay kırıntısı ne anne?' diye sormak istese de, bir şey diyemedi Dila. Ağzına attığı ekmek parçası boğazına oturduğunda; "ellerine sağlık" dedi ve kalktı masadan. "Yine her zamanki gibi zehir zıkkım ettin bana! Sağol canım anam!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...