Müjgan ablası ve Rauf abisinin arka odalarını resmen kendisi için bir oda haline getirdiğini görünce sevinse de aynı zamanda mahçup da olmuştu genç kız.
"Abla! Çok güzel olmuş burası. Zahmet verdim size."
"Ay aman saçmalama! Rauf abin için iş mi bu? Zevkle yaptı." Dediğinde gülümsedi genç kız.
Bu durumdan memnun olmayan üç isim vardı. Annesi, Osman ve Mehmet Ali... Müjgan ablası genç kıza bir süre annesiyle ilgili bir şey düşünmemesi gerektiğini söylediği için Dila o konuyu zihninde gerilere itmişti ama Osman ve Mehmet Aliyi görmezden gelmek o kadar kolay değildi. İki genç adamında ısrarla onlarla geldiği düşünülürse...
İkiside Dila'nın kendi evinde kalması gerektiğini söylemiş ama Müjgan ablaları ikisini de tatlı diliyle yenmişti. Yine de ikiside onlarla eve kadar gelmişti. Sanki Dila son anda fikir değiştirecekti de!
Osman da kalamazdı çünkü laf çıkardı. Hem annesi yaşlıydı, Dilaya bakım gerekiyordu. Mehmet Ali'nin kız kardeşinden dolayı artı bir puan vardı ama yine de laf çıkabilirdi! Hem, Dila onlara gitmek istemediğini söyleyerek Mehmet Aliyi bozmuştu... Neden bozulduğunu da anlayamamıştı üstelik... Eskiden yanında olmak için canını vereceği Mehmet Ali büyüdüklerinde ondan uzaklaşmıştı. O da Mehmet Aliden geri çekilmişti... Tıpkı genç adamın istediği gibi... O yüzden Mehmet Ali'nin birden ortaya çıkması ve tıpkı Osman gibi davranmaya çalışması genç kıza anlamsız gelirken, Osmanı da sinirlendiriyordu.
Genç kız odaya yerleşince, Müjgan ablalarının çay teklifini reddeden iki genç adam evden çıktı. Dila gerçekten de kalacaktı o evde. Birbirlerine baktılar. İkiside gergin ve sessizdi.
"Ne dersin?" Diye sordu Osman. "Bir şeyler içmeye gidelim mi? Hem konuşuruz?"
"Olur." Dedi Mehmet Ali omzunu silkerek.
****
Çay içmeye gitmişlerdi gitmesine ama ellerinde ki çay bardaklarında rakı vardı. Onlar geldikten sonra Ahmet ve Faruk tamirhaneyi boşaltınca, iki genç adamın içinden çay içmek gelmemişti. Çaylık bir muhabbet yoktu çünkü ortada...
Yıllar vardı... Konuşamadıkları yıllar...
Ama ellerinde rakı da olsa, konuşmak da, konuya girmek de zordu ikisi içinde. Artık çocuk değillerdi ama kendilerini büyük adamlar gibi konuşurken hayal de edemiyorlardı. Zaman ilerleyip bir kaç bardak yuvarlanınca, Osman sessizce gülerek başını iki yana salladı.
Mehmet Ali onun neye güldüğünü bilmese de gülümsedi. "Ne oldu?" Diye sorduğunda, Osman kahkaha attı.
"Ulan şu halimize bak lan." Dediğinde, Mehmet Ali de ona katıldı.
"Nerden nereye" diyen Mehmet Aliye durup baktı Osman, ama Mehmet Ali farkında bile değildi bu durumun. Konuşmaya devam etti.
"Bir zamanlar arkadaştık lan. Şimdi şu hale bak. Ben cadıdan kurtulayım derken, bütün hayatının içine ettim kızın. Sende abisi oldun." dediğinde, Osman; "saçmalama lan" dedi hemen.
"Ne demek arkadaştık! Hala arkadaşız oğlum biz." Diyerek, Dila kısmını bilerek es geçmiş, o konunun konuşulmasını istemediğini üstü katlı bir şekilde belli etmişti.
"Hıı..." diye mırıldandı Mehmet Ali ağzının içinde. Elinde ki bardağı koca bir yudumda bitirdikten sonra arkadaşına baktı.
"Ben sizin arkadaşınız olamadım lan" dediğinde, genç adamın gözlerinde ki hüzün ile yutkundu Osman. "Olamazdım" diye devam etti Mehmet Ali acı çeker gibi. Çocuklardı ama Osman o zaman yaptığı şey yüzünden kendisini asla affetmemişti. Şimdi Mehmet Ali'nin hala bu konu yüzünden içerlemesi ve acı çekmesi çok koymuştu genç adama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...