Merhaba sevgili hayalet okurlarım...
Lütfen okuduktan sonra yıldıza basın ve yorum yapın. Lütfen...
Bu benim için önemli...
Mehmet Ali, Dila ve Osman hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Hemde çoook!
========================
----------------
Mehmet Ali gerçekten tozlanmış olmalıydı ki Dilanın okula gittiğine inanmıştı... Ya da gerçekten işi vardı çünkü bu halde okula gitmek mi? Kim giderdi ki? Dila bile gitmedikten sonra...
Mehmet Ali onu okula bıraktığında, hızla arka bahçeden gerisin geri okuldan çıkmıştı. Bu halde kimseye görünmek istemiyordu ama gidecek kimsesi de yoktu.
Aslında vardı...
*****
"Ah kuzum benim su haline bak!" Diyerek, hem sinirle, hem de şefkatle yüzüne severek ona pansuman yapan kadını izlerken ağlamamaya çalışıyordu Dila. Annesinin kendisini bir kez böyle sevip merak etmesi için canını vermeye razıydı.
"Aç mısın kızım, bir şeyler hazırlayayım mı?"
"Yok pamuk annem sağol" dedi hemen utanarak. Sabahın köründe uykusundan etmişti pamuk annesini, bir de kahvaltı kurduracak değildi ya!
O sırada "Anne!" diye seslendi Osman odasından. Eve geldiğinde o kadar sinirliydi ki, kendisini odasına kapatmıştı. Dila geldiğinde bile odasından çıkmayınca, Hacer Hanım çocukların arasında bir şey olduğundan emin olsa da sesini çıkarmadı. Öncesinde yaralı kızını iyileştirmekti tek derdi.
"Efendim?"
Salona giren genç adam; "sen biraz komşuya gitsene" dediğinde, Hacer Hanım endişeyle; "oğlum" dedi ama Osman kararlıydı.
"Yok bir şey anne. Git" dediğinde, Dila kendisine sinirle bakan adama bakarak; "git" dedi Hacer teyzesine.
"Merak etme pamuk annem sen. İyiyim ben."
"Bana bakın kavga ederseniz eğer ikinizinde yüzüne bakmam, bunu bilin ama" diyerek salondan çıkıp, giyinmeye giden kadının arkasından sessizce beklediler. Ta ki anneleri evi terk edene kadar... Hacer hanım kapıdan çıktığı an nefesini uzun bir süredir tutuyormuş gibi ofladı Osman.
"Ne zamandır böyle?"
"Ne?"
"Annen Dila! Ne zamandır böyle dövüyor seni?"
"Annem o" dedi Dila hemen savunarak. İçini döktükten sonra rahatlamak yerine pişman olmuştu. Sanki anlattığı şeyler yanlışmış gibi gelmişti. Sanki kendi hatasını kusurunu dökmüştü ortaya...
"Endişeleniyor benim için. Ondan sinirleniyor. Hepsi mahalleli yüzünden! Hem sana kafayı takan kız daha çok dövdü beni!"
Sinirle; "doğru diyorsun" dedi Osman. Banu kısmını umursamadı onu daha sonra halledecekti... "Anne olarak seni koruması gerekmez. O bok ağızlıların ağzına sıçmak yerine senin ağzına sıçması daha doğru! Çok haklısın valla kızım!" Diyerek bağırdığında; "bağırma bana" diye bağırdı Dila da ona.
"Hah işte bu ya! Bu cadı nerde kızım? Bir bana gösterdiğin bu cadı kız nerede onu soruyorum sana! Hakkını arıyan, inatlaşan, doğruların peşinde koşan o kız nerede? Nefret ettiğin bu mahalleli gibi konuşmaya başladığını anlamıyor musun? Göremiyor musun tıpkı onlar gibi görmeye başladığını?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...