Selam...
Her pazar yükleyeceğim diyip unutmam peki hehehefghjk. kusura bakmayın...
Satır aralarına yorum yapmanız, Vote vermeniz beni gerçekten motive eden şeyler. Lütfen desteklerini eksik etmeyin. Gerçekten ne düşündüğünüzü çok merak ediyorum.
keyifli okumalar...
--------
O hafta okula gitmedi. Odasına girdi, kapısını kilitledi ve annesinin sesini duymamak için taktığı kulaklığını hiç çıkartmadı. Ne doğru düzgün yemek yedi, ne de su içti ama yine de ölmedi. Ruhu gibi hemen ölmüyordu vücudu...
Derin bir iç çekerek aynada ki yansımasına baktığında, beyaz olan teninin biraz daha beyazladığını düşünmeden edemedi. Sanki damarları daha da belirginleşmişti... Mor, mavi ve beyaz... İşte Dila'nın vücudunun renk skalası buydu... Uykusuz ve ağlayarak geçirdiği gecelerinin ona armağını olan gözlerinin içinde ki kırmızılık ve altında ki morluğu saklamak isterdi ama onun Elif gibi kapatıcı yoktu... Hissettiği üşüme ile üzerinde ki hırkasına biraz daha sokuldu ve ofladı. Her ne olursa olsun, bir daha eskisi gibi gülemeyecekti ne de olsa. O yüzden bugün yapmalısın dedi iç sesi. Elif ve Osmandan yeteri kadar kaçmıştı çünkü... Biliyordu ki ikisinin de kapısına dayanmasına az kalmıştı. Onlar gelmeden o çıkmalıydı... Yutkundu. Dün geceye kadar, hala bir çıkış ararken belki o anın siniriyle konuşmuştur diyerek kendini avuttuğu geldi aklına... Ne kadar aptaldı!
O bunları düşünürken Mehmet Ali ona mesaj atmıştı. En kısa zamanda Osman ile konuşalım demişti. Mehmet Aliyle Osmana karşı biz olmak midesini bulandırmıştı. Sonra abisini düşünüp ağlamıştı. Ondan yardım istemek, her şeyi anlatmak istiyordu ama yapamazdı. Onun da hayatını zora sokmak istemiyordu artık. Çaresizdi ve korkuyordu...
Eliften abisi ve Osmanın aralarının açık olduğunu duyduğu için, abisinin karşısına Mehmet Ali ile çıkmanın sonucunun felaket olacağını bildiğinden, Osmana mesaj attı.
"Abi evdeysen, size gelebilir miyim bu akşam?"
"Sonunda kızım be! Sen geç geliyorum ben Dalinim."
****
"Şaka mı lan bu?" Diyerek sinirle yerinden fırlayan Osmanı abisi Rauf tuttu hızla. Keşke şaka olsa diye geçirdi içinden Dila. Keşke... Ama değildi. Dila bu denli kötü şakalar yapmazdı. Hiç yapmamıştı...
"Dur lan dur!" Diye sinirle söylendi Rauf abileri. Ama Osman'ın durmaya hiç mi hiç niyeti yoktu. Aklına o gün yaptıkları konuşma geldikçe daha da çok sinirleniyordu. 'Uzak tut kardeşini benden.' derken dalga mı geçiyordu bu adam kendisiyle? Ne olmuştu, ne değilmişti?! Kafayı yiyecekti.
Dila ise korkuya bakıyordu abisine. Onun bu denli sinirleneceğini bildiğinden, haberi kendisi vermek istemişti ama şimdi Osman'ın yüzünü ve öfkesini gördükçe pişmanlığı çoğalıyordu. İçinden bir ses gerçekleri Osmana anlatmak ve ona sığınmak istiyordu ama biliyordu ki annesi rahat bırakmazdı... Bırakmayacaktı! Genç kız zorda olsa kaderini kabul etmişti. Etmek zorundaydı. Mehmet Ali olmazsa kim olacaktı? Osman abisi mi sahip çıkmak için evlenecekti onunla? Ya da o şerefsiz...
"Ne duru abi!" Diye bağıran Osman sinirle Dilaya baktığında, genç kız gözlerini kaçırdı.
"Zorladılar değil mi seni? Daha dün okuyacağım diye gece gündüz test çözen kız, bok evlenir çünkü! El birliği ile sığdırmadılar şuncacık kızı mahalleye ya!" Diye gürlediğinde, Dila'nın gözleri doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...