Selam uzun bir aradan sonra geldim! Umarım iyisinizdir ve heyecanla geri dönmemizi beklemişsinizdir hehe!
Arkadaşlar uzun ara vermemin sebebi sadece bölüm atmak için atmak istemiyorum yazılarımı. Gerçekten içime sinmesi gerekiyor. O yüzden uzun sürdü 38. bölüm... Hatta diğer bölümlere göre kısa da... Hem çalışıyorum, hem okula gidiyorum o yüzden amaaan yazıp atayım şunu ne olacak demek istemiyorum.
Yanlış anlamayın lütfen. Heyecanla yeni bölüm beklemeniz çok hoş! Çok seviniyorum mesajlarınızı alınca. Çok teşekkür ederim hepinize!! (başka hikayelerimde var. Beklerken onlarada göz atabilirsiniz asdfg. bazen sadece biri için ilham geliyor o hikayeye yoğunlaşıp onu bir kaç bölüm bir den yazıyorum çünkü...)
keyifli okumalar!
*-*
Genç kız gözlerini açtığında yatağının yanında ki sıcaklığa çoktan alıştığını hissederek şımarıkça sırnaştı Mehmet Aliye.
"Daha erken" diye mırıldanarak onu kollarının arasında sıkıca saran adam görmese de huzurla gülümsedi Dila. Tam ikiside yeniden uykuya dalacaktı ki, uzaktan gelen telefon sesi ile ikisinin de gözleri aralandı.
Dila kendi telefonun sesini tandığından mahçup bir şekilde dudaklarını ısırarak; "kusura bakma!" Dedi hemen. Genç kız hızla yataktan kalıp, telefonunu sessize alırken Mehmet Ali kaşlarını çattı.
"Saat kaç?" Diye sordu. Oysa az önce uyanmak için oldukça erken olduğunu söyleyen kendisiydi. Zaten amacı; saatin erkenliğine yapılan bir vurguydu. Ama Dila uyku sersemi olduğu için bunu anlayamamış ve safça yanıtlamıştı onu.
"Üç" diyen genç kıza; "sabaha karşı üç?" Diye sorar gibi konuştuğunda, Dila yalnızca başını salladı.
Genç adam sinirlenmemeye çalışarak, daha net olduğunu düşündüğü bir şekilde; "Sabahın üçünde kim arıyor?" Diye sorduğunda, Dila omzunu silkti.
"Bilmiyorum ki. Ben Arda sanmıştım. Bazen uyuyamadığında arar beni. Ama Arda değildi. Ses vermedi."
Mehmet Ali yatakta kolunun üzerine dayanarak diklendi. "Ne demek uyuyamadığında arar seni? Ne alaka?"
Dila hemen onu taklit ederek; "Ne demek ne alaka?" Diye sordu gıcık olarak.
Mehmet Ali sinirle yatakta tamamen doğrulup; "Harbi bu Arda ne ayak? Böyle arkadaşlığa ilk kez şahit oluyorum ben. Herif bacadan girecek neredeyse! Elindekini görmüyor mu? Hadi yüzüğünü geçtim. Düğüne geldi bu dallama ya!" Diyerek kendisinden hesap sormaktan ziyade şikayetlenen adama gözlerini devirdi Dila.
"Medeni biri olmak sana uzak tabii... Arkadaşlık ilişkileri falan. Doğru..." diyen karısına sağ kaşını kaldırıp; "bakıyorum da iyileşmişsin hemen. Maşallah" dedi Mehmet Ali.
"İyiyim iyi. Çok şükür!" dedi genç kız gıcık bir gülümseme ile.
"Ah bir bilseydin ne kadar sevimli göründüğünü..." diye mırıldanan adama kaşlarını çatarak; "efendim?" Diye sorduğunda, Mehmet Ali çenesini kaldırıp; "yok bir şey" dedi hemen.
"Hadi" dedi hemen sonra. "Yatağa gel. Uykumuz açılmasın."
Bu cümle genç kızın kısa bir an duraksamasına neden oldu çünkü bir çok duygu uyandırdı içinde. Gözlerini kaçırdı hemen. Utandığı için kendisini pür dikkat izleyen adama bakamadı ama yatağa ilerledi. Yarasına dikkat ederek yeniden yatağa uzandığında, Mehmet Ali'nin kolunu tutup üzerine çekerek sarıldı. Dila'nın iki kolu Mehmet Ali'nin bir koluna sarıldığında, Mehmet Ali hareket etmedi. Daha doğrusu edemedi. O da en az Dila kadar heyecanlıydı çünkü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...