Hellööö!
Sizleri çok bekletmek istediğim için hızlı bir dönüş yaptım. Amaaa o pamuk ellere canım hayalet okuyucularım herkes okuduktan sonra bölümü beğenirse yıldıza basıp üzerime yıldız atsın heheh.
35. Bölümü yazmaya başladım bile! ne kadar yıldız o kadar bölüm sdfg
Keyifli okumalar! Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum!!!!!
*********
Düğün gününe kadar olanlara inanamayan Kerem, şimdi kelimenin tam anlamıyla sinirden kuduruyordu. Mehmet Ali denen o it gerçekten de dediğini yapmıştı. Herkese ve her şeye sahip olarak hepsine meydan okumuştu. Hemde en alaylı yolla!
"Daha abimin kanı soğumadı" dedi pencerenin kenarında oturan genç kadın öfkeyle. "O kadın gitmişti! Nasıl oldu da geldi ve kandırdı Aliyi?"
Elinde ki içki bardağını sinirle Merveye doğru fırlatarak, bunca yıl sonra ilk kez sinirden genç kadına saygıda kusur etmekte bir sakınca görmedi Kerem.
"Gerçekten mi?" diye bağırdı kendisine şaşkınlıkla bakan Merveye. "Gerçekten bu kadar kör müsün? Sence o kız öyle bir iti kandırmış olabilir mi?!"
"Peki ya ne! Gerçek ne? Mehmet Ali onu bırakan birine döner mi?! Yapmaz! O ölse yine yapmaz böyle bir şeyi! Tanımıyor muyum ben onu ha?! Tanıyorum!" Diye bağıran Merveye bakarken alayla başını iki yana salladı genç adam.
"Sana ne desek boş değil mi?" Diyerek hüsranla çekip çıktı evden. Nasılsa Merve içer içer sızardı...
***
Bir çok kişi aynı anda bağırdığı için Dila da bağırmıştı refleks olarak.
Ne olduğunu göremedi çünkü Arda ve nerden geldiğini bilmediği Osman abisi onu hızla yere yatırmıştı. Şimdi üzerinde iki erkek bedeni vardı ve nefes almakta oldukça zorlanıyordu. Etraftan gelen sesler çığlık mıydı yoksa uğultu muydu anlayamıyordu bile.
"Nefes alamıyorum" dese de, Arda da Osman da onu duysa bile kımıldamadılar.
"Bırak o silahı!" Diye bağıran Mehmet Ali'nin sesi ile gerilirken, gözleri doldu Dila'nın.
Göğsünde ki acı, ağzından ateş gibi çıkan bir kadının; "Çık dışarı!" Diye bağırdığını duyduğunda, dondu. Osman'ın bileğini sıkmasını bile hissetmedi. Gelen beklediği kişi değildi. Bu ses Keremin olmayacak kadar acı dolu bir kadın sesiydi.
"Nerde o? Ha? Nereye sakladın o orospuyu!" Diye bağırdı kadın.
"Merve!" Diye kükredi Mehmet Ali. Herkes sus pus olmuş onları dinliyor, izliyordu olmalıydı ki Dila bu sessizlikte neredeyse Mehmet Ali ve kadının nefes alış verişlerini bile duyuyordu. Kimse karışmıyordu belli ki...
Kısa bir sessizlik oldu, sonra genç kadın acıyla inledi.
Bir metal sesi duydu Dila.
"Ne yapıyorsun sen burada? İçeri geç!" Diyen Mehmet Ali'nin sinirli sesi biraz sonra yumuşadı. Genç adamın sesi kısılırken daha ılımlı olduğunu anlaşılıyordu. Dila'nın midesi bulandı.
"Silahı aldı!" Diyerek üzerinden doğrulup, kendisine sarılan Ardaya sarılamadı. Etrafına bakındı ama yoklardı. Ne Mehmet Ali ne de o kadın...
Yerinden doğrulup, ayağa kalktığında, onunla birlikte kalkan iki adama yalandan gülümsedi. Kendisine bakan onca insanın gözü önünde yok olmak istese de, bunun mümkün olmadığını bildiğinden; "su alacağım" diyerek büfeye ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomanceBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...