Hazırsanız başlayalım heheh :))))
iyi okumalar bebeklerim
****
Mehmet Ali'nin önce sinirli, sonrada endişeli ve korkulu sesi elbette ki evde yankılanmıştı.
Her ne kadar bu odadan kimse çıkamaz dese de Ahmet, Osman, Faruk ve Arda'nın damat odasından fırlaması bir kaç saniye sürmüştü. Fakat, yinede Mehmet Ali'nin dediği gibi Dila'nın odasına ulaşmaları oldukça çetrefilli olmuştu. En sonunda Mehmet Ali'nin korumalarından birine yumruk atan Faruk ile korumalar mecburen çekilmek zorunda kalmıştı.
Mehmet Ali kadar onlarda patrondu neticede. Vuramazlardı... Fakat bu onları takip etmelerine de engel değildi elbette...
****
Dilaya sarılan abisini görünce onları yalnız bırakmak için odadan dışarı çıkan Çiço, bir kaç dakika sonra odaya doğru gelen topluluğu görünce ofladı.
Onların bir şey demesine izin vermeden; "Sıkıntı yok" dedi hemen. Lakin bu söylemi pek bir işe yaramadı.
"Ne demek sıkıntı yok lan!" Diyen Osmanı, "Böğürdü Dila Dila diyerek" diyen Arda tamamladı. Çiço iki sinirli adama nazaran daha sakin görünen Ahmet ve Faruka baktı.
"Cidden bir sıkıntı yok abi. Yani düşündüğünüz gibi değil. Yalnız kalmaları lazım. Öyle istediler" dediğinde, Osman ve Arda'nın itiraz edeceği oldukça belliydi fakat Farukla Ahmet Çiço'nun ifadesinden anlamıştı ki, içeri girdikleri anda işleri karışacaktı.
"Hadi," Diyen Faruk'a şaşkınlıkla; "ne hadisi lan?" Diye sordu Osman. "Oğlum tamam! Karışmayız dedik de, kulaklarımla duyuyorum lan artık!"
"Bir şey yok dedi ya işte!" Dedi Ahmet sıkıntıyla. Onlarda durumu merak ediyorlardı ama şimdi, en ufak bir destekte Osman'ın ortalığı ayağa kaldıracağını bildiklerinden mecburen umursamaz bir tavır takınmaya çalışıyorlardı.
"İçeri geçip milleti sakinleştirelim. Biz böyleysek millet nasıldır lan. Yapma Osman! Hadi abi! Sırası değil!" Diye neredeyse yalvardı Ahmet arkadaşına.
Ahmetle Faruk, sinirle Çiço'nun karşısında dikilen iki adamın yanına geçip kollarına girdiler. Sakinleşilmesi gerekiyorlardı. Ama ne Osman, ne de Arda hala gitmeye pek gönüllü değildi.
Endişeyle; "Diladan bir ses duymadık" diyen Arda ile bir tek Osman gerildi. O da artık mantıklı düşünemediğinden, korkularının kendisini ele geçirmesine izin vermişti çünkü... Oysa biraz düşünseydi Mehmet Ali'nin genç kıza bir şey yapmayacağını bilirdi. Ama şimdi içinde ki korku zehir gibi yayılmıştı kalbine... Mantıklı düşünmesine izin vermiyordu. Mehmet Ali bile isteye zarar vermezdi de, ya yanlışlıkla bir şey olsaydı?
Osman endişelenirken, Çiço onun bu haline oldukça sinirlenmişti. Nedeni ise basitti. Arda gibi kendisine endişe, sinir ve korkuyla bakan Osman'ın hislerini anlayamıyordu. Arda, onları tanımadığı için onu es geçebilirdi ama Osman'ın kendisine bu şekilde bakmasını anlamlandıramıyordu Çiço.
Ardaya bakarak; "yengem iyi" dedi Çiço sertçe burnundan solurken.
"Madem iyi-" diyerek lafa atlayan Osman'a döndüğünde, artık gözlerinden ateş saçıyordu.
"Abi!" dedi Çiço Osman'ın cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek. "Bunca zaman abi dedim size ama önceliğim Ali abimdir. Ne olursa olsun, o ve yengem istemediği sürece benim cesedimi çiğnemeden giremezsin içeri! O yüzden lütfen geri geçilin." Dediğinde, kendisine şaşkınlıkla bakan Osman'a dümdüz bir ifadeyle baktı. Osman, kendisine geldiğinde üzerine yürümeyi denedi ama sonunda Ahmet ve Faruk iki adamı kolundan çekerek oradan uzaklaştırmayı başardı. Kimse Çiço'dan bu sözleri beklemiyordu o yüzden herkes şaşkındı. Ama böyle bir günde ortalığın karışmasını da istemiyorlardı. Her şeyin bir sırası ve zamanı vardı neticede... Düğün bittikten sonra Çiço'nun üslubu ile ilgili konuşulurdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Çıkmazı
RomansaBu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kend...