25

777 26 10
                                    

Selam! 

Yorum yazmayı unutmayın! heyecanla sizden gelen tepkileri bekliyor olucam ona göre ehehe :)

Herkese keyifli okumalar. 

===========



Bu adamı hatırlamıştı genç kız. Hem de görür görmez... Kerim Bey... Aslında Demir isminden bahsettiğinde, aklında bir şüphe olmuştu ama gördüğünde emin olmuştu aynı kişi olduğundan. Şimdi ise peşlerine takılmış, kendileriyle birlikte çıkışa kadar gelmişti. Dila nedenini bilmediği bir rahatsızlık hissetse de, Demir'in bu adamla yakınlığından dolayı sessiz kalmıştı. Babasıyla konuşurken ağladığı için başı ağrıyor ve bir an önce eve gitmek istiyordu ama sesini çıkaramıyordu. Hem az kalmıştı. Çıkmışları işte hastaneden. Birazdan arabaya binerlerdi... Dişlerini sıktı. Hem, babasının bütün masraflarını karşılayan bu adama ne diyebilirdi ki? Kendisi ortada yokken Kerim Bey sahip çıkmıştı ailesine... Tıpkı yıllar önce babasına yardım ederek kendisinin kaçmasına yardımcı olduğu gibi... Aklında ki neden sorusuyla gerildi istemsizce. Kimse kimseye nedensizce yardım etmezken, bu adam nasıl olmuştu da bir iyilik meleği gibi ailesine sahip çıkmıştı? Göz ucuyla rahatça sohbet eden kardeşine baktı. Arabaya bindiklerinde bütün sorularının cevaplarını alacaktı...

"Sahi-" dedi Demir o sırada merakla Kerime bakarken. "Sen neden buradasın abi? Bir sıkıntı yoktur inşallah?"

"Yok aslanım" dedi Kerim sıkıntıyla iç çekerek. "Bizim patronun kardeşi intihar etti. Onu getirdik."

Dila duyduklarıyla, korkuyla elini ağzına götürdü. "Nasıl oldu peki? İyi mi şimdi?"

Genç kızın ilgilisine gülümseyerek; "iyi merak etmeyin" dedi genç adam. "Sıkıntılı bir dönemden geçiyor, fakat toparlanacaktır" dediğinde, Dila onun kendinden bu kadar emin konuşmasına şaşırsa da, zoraki bir gülümseyle; "umarım" diye mırıldandı.

Bir an, herkes gibi onlarda hastanenin bahçesinde ambiyansın değiştiğini hissettiler. Bir çok insanın baktığı alana baktı üçüde. Dila gördüğü gözler tarafından esir alınırken, nefesini tuttu.

Genç kızın dünya ile iletişimi kesildi sanki o an. Ne duydu, ne nefes aldı, ne de kalbi attı... Gözleri kendisine öfkeyle bakan adamın gözlerindeyken, eli ayağı buz kesti. Demir'in endişeyle kendisine seslendiğini duysa da, yanıt veremedi. Kolundan çekerek omzundan tutan ellerle kaşları çatılırken, Mehmet Ali'nin de kendisi gibi kaşlarının çatıldı. Onu tutan adama bakan Mehmet Ali göz temaslarını kestiğinde, Dila biraz olsun kendine gelerek omzunda ki elleri iterek, bir kaç adım uzaklaştı Kerimden.

Bu yaptığına aldırmayan adam; "İyi misin?" diye soruyordu ona bakarken. Başını salladı. Ağzını açıp, konuşamıyordu... Dili lal olmuştu sanki.

"Abla, hadi gidelim" diyen Demir'in ses tonunda ki korkuya aldırmadan, gözleri yeniden onların olduğu yere gitti. Osman abisi de oradaydı! Ama ona bakmıyordu... Ahmet ve Faruk bakıyordu ama Mehmet Aliden farklı değildi bakışları... Ne bekliyordu ki zaten?

Kalbi acıyla kasılırken. Demir ve Kerim'in ne konuştuğunu duymuyordu. Demir sonunda kendisine seslenmeye son verip, onu kolundan tutup bahçeden çıkaracaktı ki; "Dur!" diye bağırdı Mehmet Ali. Dila'nın ayakları sese anında itaat ederken, Demir durmadığı için kolundan çektiğinde tökezlemişti.

Kendilerine doğru gelmeye başlayan Mehmet Ali, Osman, Faruk ve Ahmet tam önlerinde durduğunda, Kerim ve Demir Dilayı ortalarına almıştı. Dila bu durumdan hoşlanmasa da sesini çıkartamadı. Neredeyse üç buçuk yıl sonra onunla böyle bir yerde karşılaşmayı planlamıyordu genç kız. Gerçi onunla karşılaşmayı hiç planlamamıştı! Ama dünya gerçekten de oldukça küçüktü... Türkiyeye ayak basar basmaz karşılaşmalarının başka bir açıklaması yoktu. Bilmiyordu ki, Türkiyeye ayak basar basmaz geldiğinden haberi vardı herkesin...

Gül ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin