Oylarınızı bırakmayı ve yorum yapmayı unutmayın❤ Keyifli okumalar ve iyi eğlenceler!
🎼Zara Larsson-Lush life
.......
Sade gri renkli, tam dizlerimin üzerinde biten, ince askılı günlük elbisemi giydim. Elbisemin oldukça iddialı yırtmacı, ince ve beyaz bacaklarımı ortaya çıkarıyordu. Boynuma su damlası kolyemi takıp,üzerime mavi renk jean ceketimi geçirdim. Aynanın karşısına geçerek saçlarımın bir tarafını yandan kulağımın arkasına verirken siyah gözlüklerimi de üzerine taktım. Tamamen hazır olduktan sonra ise gitmek için yola koyuldum. Begüm'ün yüzlerce defa attığı "Gelmiyor musunuz?" mesajından sonra telefonu bir yerlere fırlatmak istiyordum.
Dürüst olmak gerekirse bilerekden ağırdan alıyordum. Çünkü itiraf ettiğimden beri ilk kez onunla karşı karşıya gelecektim. Dün üniversitede hiç karşılaşmamıştık. Mert'le aynı bölümde okuduğu gibi aynı zamanda da ev arkadaşıydılar. Ona nerede olduğunu sorduğumda kütüphanede olduğunu söylemişti. Fakat baktığımda bulamamıştım. Dün resmen köşe bucak benden kaçmıştı. İtirafımın aramızda hiç bir soruna yol açmayacağını söyle de aksi şekilde davranıyordu. O yüzden bozuk olan morâlim daha da bozulmuştu. Bu çocuk dengesiz, Dilay!
Zili çaldığımda kapıyı Cafer ağzı dolu bir şekilde açtı. Düğüne gider gibi takım elbise giymiş, boynuna papyon takmış, saçlarını fönle yukarı kaldırmıştı. Bana kapıyı açtıktan sonra ağzı dolu şekilde anlamadığım bir şeyler geveleyip içeri döndü. Bir kaç dakika boş boş arkasından baktıktan sonra kapıyı kapatıp içeri geçmiştim.
Salona doğru adımladı. Beyaz ve berj tonlarında olan mobilyalarla döşenmişti. Duvarlarda değişik abstrackt tarzda tablolar asılmıştı. Salonda berj rengde L koltuk ve tek kişilik berjer, ortalarında ise camdan ortaboy üzerinde dergiler ve bir kaç mum olan sehpa vardı.
On dakikalık bir sürenin ardından her zamanki gibi Demir ve Ceyhun içeri tartışarak girdiler. Ceyhun'un bezgin hali yüzünden okunuyordu. Ellerini iki yana açtı "Bir daha seninle dışarı çıkarsam, bu iki olsun, Demir! Yemin ederim,sevgilisi ile Gratis'e giren, tahammül seviyesi olmayan erkek arkadaş gibi homurdanıyorsun! " Beyaz sweatshirt'ünü siyah kot pantolonu ile kombinlemişti.
Demir onu takmadan ağzına kraker atıp koltuğa yayıldı. Koyu mavi kot pantolonunu beyaz kollu tişörtle kombinlemiş üzerine krem rengi ketan ceket geçirmişti.
En son Mert ve Ali geldikten sonra dikkatimizi Cafer'e vermiştik. Ali gözlerini bana değdirmemeye dikkat ediyordu. Selamlaşırken bile ses tonu mesâfeliydi. Dengesiz, pislik!
Hepimizin odağı siyah örtü serilmiş yuvarlak bir masanın arkasında oturan Cafer'di. Masanın üzerine bir çok metal kapaklarla kapanmış tabaklar dizilmişti. Tabakların içerisinde ne olduğunu göremiyorduk. Cafer ve Begüm'ün yüzündeki sinsi sırıtışlar hiç hayra alâmet değildi. Begüm'ün söylediğine göre soruları o, cezaları ise Cafer hazırlamıştı.
Oyunu anlatmaya başlayan Cafer siyah kablosuz mikrafonu eline aldı "Görüyorsunuz arkadaşlar, önümüzde bir dönen masa ve o masanın üzerinde çeşitli yiyeceklerden ve içeceklerden oluşan cezalar var. Siz masayı çevirdiğiniz zaman, cezanızı belirlemiş oluyorsunuz." Büyük bir cidiyyetle kuralları anlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 Aralık (Final)
RomanceBoğazını temizlerken gözlerim tekrar gözlerine tırmandı "Deniz feneri biliyorsun ki karanlıkta gemilere yol gösteriyor." Gözlerim dolarken kafamı salladım. Derinden nefes alırken gülümsedi "Benim için sen deniz fenerini temsil ediyorsun. Gülüşünle...