47.İlmek

71 22 8
                                    


Merhaba. Oy atmayı ve yorum bırakmayı unutmayın. Keyifli okumalar ve iyi eğlenceler♥️

İkiye on kala-İyi ve güzel kadınlar hep ağlar

..............

"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." L. Tolstoy


🫀


Dilay'dan

Defterin sayfasını çevirdiğim zaman kulaklığımdaki şarkı da eşzamanlı olarak değişti. İkiye On Kala- İyi ve güzel kadınlar hep ağlar... Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi. Şarkının sözleri akarken yazmaya başladım ders notlarını. "Zor be kadın ama sen dur bakalım, yeni bir gezegen bulunur nasıl olsa." Alayla kıvrıldı dudaklarım. Bunlar daha çok umutsuzluğun emaresiydi.

Umudun hiç bir zaman tükenmediğine inanmaya başlamıştım kısa süre önce. Yapman gerekenin sadece kibriti tutuşturarak mumu yakmak olduğunu düşünürdüm. Umudu,düşleri temsil eden o mum, küçük ışığı ile bile gözlerinin parlamasına sebebiyet verecekti. Aydınlatacaktı engebeli yolları. Fakat şimdi...

Yaşadığım şimdiki zaman kavramında bu düşüncemin değiştiğini söyleyemem. O mum yanı başımda. O kibrit kutusu avucum içerisinde. Ama benim avucumu aralayacak mecalim bile yok. Kış güneşi gibi. Sadece var olması ısıtmaya yetmiyor.

Defterime geçirdiğim son cümle ile ağır ağır kapağını kapattım. Haftanın son günüydü ve benim girmem gereken bir dersim kalmıştı. Yüzümü elimin içerisine alarak sıvazladım ağır ağır. Üniversitenin olmadığı günleri sevmiyorum. Şimdiki zaman kavramı için konuştum. Eskiden hafta sonlarının gelmesini iple çekerdim. Çünkü dersler aklımın büyük bir kısmını O'nunla meşgul etmeme izin vermiyordu. O'nunla ilgili düşler bile kalbimde bir yerlere dokunarak ısıta biliyordu. Bazen saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamıyordum. Eski zaman kavramı ile konuştum. Şimdi ise ona dair her ayrıntı cam parçası gibi kalbime, zihnime batıyor.

Hafif buğulanan gözlerimi gökyüzüne doğru çevirdim. Masmavi ve berraktı. Hükümranlığını tüm gökyüzüne ilan eden güneş tepede parlıyordu. Bizi terk ettiğini düşündüğüm kış güneşinden farklı olarak yanıltmıyordu. İnsanın içini ısıtıyordu. Ilıktı. Tarih 15 Mart...İlk baharın gelmesine çok az kalmıştı. Ama benim içim sonsuza kadar kışa haps olmuş gibiydi...

Gün ışığında rengini belli eden kızıl saçlarımdan, bir tutamı kulağımın arkasına verdim. Bir yudum aldım kahvemden. Yüzümü buruşturdum aldığım tattan dolayı. Soğuduğu için tüm lezzetini kaybetmişti. Yazmaya daldığım için kahvemin varlığını unutmuştum. Gümüş rengi kol saatine ilişti gözlerim. Dersimin başlamasına daha bir saat vardı. Üniversitede olmak kafamı dağıtmama yardımcı olduğu için artık erken gelmeyi tercih ediyordum. Çünkü evde boğuluyordum, tek başıma kaldığımda sayısız anılarla beraber. Zaman kavramı kullanmadım. Eskiden de erken gelirdim, O'nu görmek için. Zaman kavramı değil, nedenler değişti.

Mesaj bildirim sesi kulağıma dolduğu zaman bakışlarım dalgın şekilde ekrana kaydı. Bilinmeyen numara. Kaşlarım çatılırken merakla bildirime dokundum.

Gönderen: Bilinmeyen numara

"Kızıl saçların seni O yapmaz, güzel Mira."

17 Aralık  (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin