......
Doğradığım maydonoz,domates ve marulu üst beyaz dolaptan aldığım kâseye koydum. Eş zamanlı olarak evde yüksek sesli şarkıya bağırarak eşlik ediyordum "KENDİMİ BUNUN İÇİN Mİ YORUCAM BEN? KALBİMİ BUNUN İÇİN Mİ KIRICAM BEN?" Şarkının ritmiyle uyumlu şekilde dans ederken kâseye ton balığı,mısır koyduktan sonra tuz,limon ve zeytin yağını ekleyip karıştırdım. Görüntüsü bile iştahımı kabartmıştı. Yaptığım salataya gururla bakarkan gülümsedim. Alt tarafı ton balığı salatası,Dilay.
"MİRA!" Müziğin sesi yüksek olsa da gür sesini bastıramıyordu. Baygın bakışlarımı salondaki koltukta yaralı şekilde kıvrılan Ilgaz'a çevirdim. İki büklüm şekilde kalın bezle yarasına baskı uyguluyordu. Alnı boncuk boncuk terdi. Yüzü her hareket ettiğinde acıdan kasılıyordu.
Eve geldiğimizden bu yana yirmi dakika geçmişti. Vardığımızdan beri koltukta uzanıp vicdansızlığımla ilgili sitemler ediyordu. Aslında pek haksız sayılmazdı. Adamı yaralı şekilde kaderine mahkum bıraktın, Dilay.
Umursamaz şekilde sırtımı mutfak dolabına yaslayıp salatamdan bir kaşık attım ağzıma keyifle. Gözünün içine bakarak yemem sinirlerini daha da bozuyordu. Dudaklarını oynatarak öfkeyle bir şey söyledi. Fakat müziğin sesinden duyamıyordum.
Doğrulmaya çalışırken tekrar yüzü şekilden şekile girdi. Telaşlansam da belli etmemeye çalıştım. Tahammülsüz şekilde bakışlarını gözüme dikip müziğin sesini bastırmak ister gibi bağırdı "Bana yardım etmeyi düşünüyor musun?" Sesi sitem dolu ve kızgındı. Sinirden çenesi kasılmıştı.
Omuzlarımı kaldırıp indirirken ağzının içerisinde bir şeyler geveledi. Elimdeki kâseyi mutfak adasına bırakıp salonla birleşik olan Amerikan mutfağından onun olduğu kısıma doğru adımladım. Yüzümde keyifli bir gülümseme vardı.
Salonum taş desenli duvar kağıdı ile dekor edilmişti. Amerikan tarzı mutfağımın karşısında ahşap masa ve sandalyelerim bulunuyordu. Duvar kısmında ise kar beyazı rengi bir duvar saati asılmıştı. Masanın iki üç adım ötesinde, terasa doğru açılan kenarları kahve rengi cam bir kapı vardı. Kapıyla az bir mesafede sağ tarafta koyu mavi, yere sıfır L koltuk, onun önüne ise aynı renk,yere sıfır sehpa yerleştirilmişti. Üzerinde süs kavanozların içerisinde olan iki adet mum ve dergiler vardı. Koltuğun yaslandığı duvarın üst kısmına, bir kaç tane tablo asılmış kenarlarından renkli ışıklar sarkıtılmıştı. Karşı duvara televizyon monte edilmişti. İçi boş televizyon ünitesinin içerisine müzik sistemi yerleştirmiş üzerine ise kar küreleri dizilmişti. Tam istediğim gibiydi. Mütevazi ve sıcak. Baktığımda benim evim diye biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 Aralık (Final)
RomantizmBoğazını temizlerken gözlerim tekrar gözlerine tırmandı "Deniz feneri biliyorsun ki karanlıkta gemilere yol gösteriyor." Gözlerim dolarken kafamı salladım. Derinden nefes alırken gülümsedi "Benim için sen deniz fenerini temsil ediyorsun. Gülüşünle...