Merhaba🦋 Bu bölüm çok özel. Başka bir şey söylemek istemiyorum. Sadece okuyun. Keyifli okumalar!
Oy atmayı ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın🖤
🌊
"Sana güzel bir buket nergis aldım . Ama sonbaharda oldukları için çiçek açmazlar. Ve seni öpmek istiyorum, seni iyi hissettirmek için."
Tom Odell- Another love
Dilay Mira'dan
12 Mayıs 2022
Ala vadi
Tıklatılan kapıya dikkat kesildim. Büyük ihtimalle hemşire ilaçlarımı getirmişti ve Mine hanımla olan yeni terapi saatimizle ilgili beni bilgilendirecekti. Bugün rehabilitasyon merkezinde onuncu günümdü. Ailem ve arkadaşlarımdan uzakta geçirdiğim onuncu günümdü. Rehabilitasyon merkezi ile ilgili kararımı geldiğim güne kadar onlara söylememiştim. Yola çıkmadan önce ise durumu açıklayan uzun bir mesaj yazmıştım. Ne tepki vereceklerini kestiremiyordum. Aldığım kararı bu şekilde paylaştığım için bana kızgın olduklarının farkındayım ama anlayacaklarını biliyorum.
Sevdiğim insanlardan kilometrelerce uzaktayım. Eski hayatımla aramızda kilometrelerce mesafe var. Bir gün kilometreler, mesafeler sıfıra inecek. Buna tüm kalbimle inanmak istiyorum. Ama önce kendimle aramdaki mesafeleri aşmam lazım.
"Gire bilirsiniz." Meraksız gözlerim kapının üzerinde dolaşıyordu. Kapının kulpu indi ve yarı aralı şekilde açıldı. İçeriye bir el uzanmasını beklemiyordum. Bir buket çiçek tutan el hiç beklemiyordum. Ölü toprağının atıldığı gözlerimde küçük parıltılar belirdi. İçeriye girer girmez hoş ve huzur dolu kokusu ilaç kokan odama yayıldı.
Buketi tutan kişi içeri girmese bile kim olduğunu tahmin ede biliyordum. Bu sefer gözlerimi devirmeyecektim. Çünkü tanıdığım biri ile iletişim bana kendimi iyi hissettirmişti. Ne kadar tanıdığım tartışılır. Yüzümde silik bir tebessüm vardı "Gösterin bittiyse, içeri gire bilirsin, Ilgaz." Bu anı bekliyormuş gibi kendisini içeri attı. Siyah kot pantolonunun üzerine, beyaz kısa kollu polo yaka tişört giymişti. Koyu kızıl saçları gibi sakalları da uzamıştı. Ablasını kaybettiğinden beri kendine özen göstermediği belliydi. Kısa süre içerisinde kilo bile vermişti. Göz altları çökmüştü.
Yorgun görüntüsünü maskeleyerek gülümsemeye çalışıyordu. Dudaklarını araladı "Hoşgeldim" Coşkulu yapmak için çaba gösterdiği ses tonu bile yorgundu.
"Rol yapmana gerek yok, Ilgaz. Acı çektiğini saklayacağın en son kişinin yanındasın." Samimiyetsiz gülümsemesi kaybolurken dudakları büzüldü. Fakat bu bir anlık sürdü. Omuzlarını kaldırıp indirirken yine gülümsüyordu.
Kapıyı kapatıp ağır ağır içeriye adımladı "Boş ver beni. Sen nasılsın?" Yatağın karşısındaki sandalyeye otururken gözleri merakla bende sabitlenmişti.
Buruk şekilde tebessüm ettim "İyi değilim. Ama iyi olmaya çalışıyorum." Dudakları tek çizgi şeklini alırken bu sefer soru soran kişi bendim "Sen nasılsın?" Perdelediği gerçek ifadesi sorumla açığa çıkmıştı. Yüzünün her miliminde yaşadığı kaybın izleri belli oluyordu.
Yine samimiyetsiz şekilde gülümsedi.
"Beni boşv..." Cevabı yarıda kesildi
"Vermiyorum." Sert ses tonum onu duraksamıştı. Kararlı bakışlarım ona dikildi "Ben sana karşı nasıl dürüstsem, senden de aynısını bekliyorum. Ben kör değilim, her şeyin farkındayım." Gözlerini başka yöne çevirdi "Nasılsın?" Çenesinden tutup kendime doğru çevirdiğimde afallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 Aralık (Final)
RomanceBoğazını temizlerken gözlerim tekrar gözlerine tırmandı "Deniz feneri biliyorsun ki karanlıkta gemilere yol gösteriyor." Gözlerim dolarken kafamı salladım. Derinden nefes alırken gülümsedi "Benim için sen deniz fenerini temsil ediyorsun. Gülüşünle...